DÖNEM : 20 CİLT : 30 YASAMA YILI : 2

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

117 nci Birleşim

8 . 7 . 1997 Salı


İ Ç İ N D E K İL E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Kırıkkale Milletvekili Recep Mızrak'ın,Kırıkkale'de meydana gelen patlamaya ilişkingündemdışı konuşması veSanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erez'in cevabı

2. - Kırıkkale Milletvekili MikailKorkmaz'ın, Kırıkkale'de meydana gelen patlamayailişkin gündemdışı konuşmasıve Sanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erez'in cevabı

3. - Kırıkkale Milletvekili HacıFiliz'in, Kırıkkale'de meydana gelen patlamaya ilişkingündemdışı konuşması veSanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erez'in cevabı

4. - Sanayi ve Ticaret Bakanı E. YalımErez'in; Kırıkkale Milletvekili Recep Mızrak,Mikail Korkmaz ve Hacı Filiz'in, Kırıkkale'demeydana gelen patlamaya ilişkin gündemdışıkonuşmalarına cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun,Şebinkarahisar Adı ile Yeni Bir İl KurulmasıHakkında Kanun Teklifinin (2/689) doğrudan gündemealınmasına ilişkin önergesi (4/208)

2. - Siirt Milletvekili Nizamettin Sevgili'nin, YüksekÖğretim Kurumları TeşkilâtıHakkında 41 Sayılı Kanun HükmündeKararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında2809 Sayılı Yüksek Öğretim KurumlarıHakkında Kanunun 32 nci Maddesinin (b) Bendinde DeğişiklikYapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin(2/763) doğrudan gündeme alınmasına ilişkinönergesi (4/209)

3. - Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır,Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van illerindedevam etmekte olan olağanüstü halin, 30.7.1997 günüsaat 17.00'den geçerli olmak üzere 4 ay süreyleuzatılmasına ilişkin Başbakanlıktezkeresi (3/916)

V. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİSSORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 57 arkadaşının,yerel yönetimlere yapılan yardımlarda Anayasave kanunlara aykırı olarak partizanca davranmaksuretiyle görevini kötüye kullandığıve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncımaddesine uyduğu iddiasıyla Maliye eski BakanıAbdüllatif Şener hakkında Meclis soruşturmasıaçılmasına ilişkin önergesi (9/14)

V. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın,Evren Askerlik Şubesinin Şereflikoçhisar'danEvren İlçesine nakledilip edilmeyeceğine ilişkinsorusu ve Millî Savunma Bakanı ve BaşbakanYardımcısı İsmet Sezgin'in cevabı(7/2947)

2. - Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın,Kocaeli-Körfez İlçesine askerlik şubesiaçılıp açılmayacağınailişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı ve BaşbakanYardımcısı İsmet Sezgin'in cevabı(7/2965)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açıldı.

İspanya'ya gidecek olan :

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'indönüşüne kadar, Cumhurbaşkanlığına,TBMM Başkanı Mustafa Kalemli'nin vekâlet etdeceğine;

Dışişleri Bakanı İsmailCem'in dönüşüne kadar, DışişleriBakanlığına, Devlet Bakanı ŞükrüSina Gürel'in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne;

İlişkin Cumhurbaşkanlığıtezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

TBMM İçtüzüğünün78 inci maddesine göre, Genel Kurul ve komisyonlarda bulunantasarı ve tekliflerden bazılarınınöncelikli olarak görüşülmesine devamedilmesi istemine ilişkin Başbakanlık tezkeresiokundu.

Başbakan Mesut Yılmaz tarafındankurulan Bakanlar Kurulu programı okundu.

Alınan karar gereğince, olağanüstühalin uzatılmasına dair Başbakanlıktezkeresi ile yerel yönetimlere yapılan yardımlarkonusunda Maliye eski Bakanı Abdüllatif Şenerhakkında verilmiş bulunan (9/14) esas numaralıMeclis soruşturması önergesi ve diğer denetimkonularını görüşmek için,8 Temmuz 1997 Salı günü saat 15.00'te toplanmaküzere birleşime 16.28'de son verildi.

Hasan Korkmazcan

Başkanvekili

Zeki Ergezen Kadir Bozkurt

Bitlis Sinop

Kâtip Üye Kâtip Üye

II. - GELEN KÂĞITLAR

8 . 7 . 1997 SALI

Rapor

1. - Kırşehir Milletvekili Cafer Güneşve 5 Arkadaşının; Yüksek ÖğretimKurumları Teşkilâtı Hakkında41 Sayılı Kanun Hükmünde KararnameninDeğiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda DeğişiklikYapılmasına İlişkin Kanun Teklifi veİçtüzüğün 37 nci Maddesine göreDoğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/698)(S. Sayısı : 349) (Dağıtma tarihi : 8.7.1997)(GÜNDEME)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdağül'ün,Devlet Bakanı ve Başbakan YardımcısıBülent Ecevit'in hükümetteki görevlerine ilişkinBaşbakandan yazılı soru önergesi (7/3119)(Başkanlığa geliş tarihi : 3.7.1997)

2. - Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş'in,belediyelere yapılan para ve araç-gereç yardımlarınailişkin Çevre Bakanından yazılısoru önergesi (7/3120) (Başkanlığa geliştarihi : 4.7.1997)

3. - Ankara Milletvekili Sabri Ergül'ün,Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumundaki kadrolaşmayailişkin Başbakandan yazılı soru önergesi(7/3121) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.7.1997)

4. - Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın,kumarhanelerle ilgili yasa tasarısına ilişkinBaşbakandan yazılı soru önergesi (7/3122)(Başkanlığa geliş tarihi : 4.7.1997)

5. - Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın,medyada yer alan gizli belgelere ilişkin Başbakandanyazılı soru önergesi (7/3123) (Başkanlığageliş tarihi : 4.7.1997)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

BAŞKAN : Başkanvekili KamerGENÇ

BAŞKAN - Türkiye Büyük MilletMeclisinin 117 nci Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri, Divan Üyesi arkadaşlarımızolmadığından dolayı, Divanın teşekkülüiçin 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.02




İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.06

BAŞKAN : Başkanvekili KamerGENÇ

KÂTİP ÜYELER : MustafaBAŞ (İstanbul), Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş)

BAŞKAN - Türkiye Büyük MilletMeclisinin 117 nci Birleşiminin İkinci Oturumunuaçıyorum.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birazevvel, birleşimi açarken, Divanımızdaeksiklik vardı; şimdi, Divandaki eksikliği tamamlamışbulunuyoruz.

Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır;adı okunan sayın milletvekilinin, salonda bulunduğunuyüksek sesle belirtmesini rica ediyorum.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantıyetersayımız yoktur; birleşime 10 dakika...

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - 25 dakikaara verin Sayın Başkan...

DEVLET BAKANI HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN(İstanbul) - Sayın Başkan, 20 dakika ara verin...

BAŞKAN - Birleşime 25 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati:15.30


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.55

BAŞKAN: Başkanvekili KamerGENÇ

KÂTİP ÜYELER: AhmetDÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş), Mustafa BAŞ (İstanbul)

BAŞKAN - Türkiye Büyük MilletMeclisinin 117 nci Birleşiminin ÜçüncüOturumunu açıyorum.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Bundan önceki oturumda yapılanyoklamada toplantı yetersayısına ulaşılamadığıiçin, birleşime ara vermiştik; şimdi,yeniden yoklama yapacağız.

Yoklama sırasında Genel Kurul salonundaolan sayın milletvekillerinin, Genel Kurul salonunda olduklarınıyüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantıyetersayımız vardır; çalışmalarımızabaşlıyoruz. (ANAP, DSP, CHP ve DTP sıralarındanalkışlar)

Bundan sonra alışacaksınız;İktidar partilerisiniz, gelip Meclisi çalıştıracaksınız,arkadaşlar. Bu, niye bu kadar sizi... Yani, elbette ki,bu kürsüye oturanlar yoklama yapacaklar.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmedenönce gündemdışı söz isteklerivardır; üç arkadaşıma gündemdışısöz vereceğim.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULASUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Kırıkkale Milletvekili RecepMızrak'ın, Kırıkkale'de meydana gelenpatlamaya ilişkin gündemdışı konuşmasıve Sanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erez'in cevabı

BAŞKAN - Birinci gündemdışısöz, Kırıkkale'de meydana gelen olay konusundagündemdışı söz isteyen, KırıkkaleMilletvekili Sayın Recep Mızrak'a verilmiştir.

Buyurun Sayın Mızrak. (ANAP sıralarındanalkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

RECEP MIZRAK (Kırıkkale) - SayınBaşkan, değerli arkadaşlar; hepimizin televizyonlardançok yakından takip ettiği gibi, Kırıkkale'demeydana gelen, neredeyse bir afet halinde cereyan eden patlamalarlailgili söz almış bulunmaktayım. Bu konuda,Yüce Meclisi bilgilendirmek üzere huzurlarınızageldim.

Değerli arkadaşlar, hepimizin de bildiğigibi, Perşembe günü; yani, 3 Temmuz 1997 Perşembegünü, sabah saat 9'a 10 kala, KırıkkaleMühimmat Fabrikasının imlâ bölümündebildiğimiz patlama meydana gelmiştir. İlk patlamayıtakiben hemen gerekli müdahaleler yapılmışolmasına rağmen, maalesef diğer patlamalar önlenememiş,yaklaşık olarak 20 civarında patlamayla buimlâ fabrikasının tümü neredeyseyok olmuştur.

Değerli arkadaşlar, bu imla fabrikasınınyok olmasına neden olan patlamalar sonucunda, zaten, sonyıllarda, ülkemizde en fazla göç veren,fakirliğin, fukaralığın ve ihtiyacınen fazla kol gezdiği, en fazla bulunduğu Kırıkkaledaha da sarsılmış, daha da belini doğrultamazbir hale gelmiştir. Kırıkkale, bu patlamayladaha da sarsılırken, diğer taraftan, bu patlamanınvuku bulduğu imlâ bölümüne sahip bulunanmühimmat fabrikasının önemi, bu patlamanınönemini bir kat daha artırmaktadır.

Değerli arkadaşlar, burada meydana gelenzarar, sadece tesis anlamında, yaklaşık 50milyon dolar civarındadır; yani, bu tesisin yenideninşa edilebilmesi, bu tesisin üretimini ikame edebilecekyeni bir fabrikanın kurulabilmesi için bu kadarparaya ihtiyaç bulunmaktadır. Bunun ötesinde,Kırıkkale'de, bir taraftan tahrip olan evler, işyerleri,diğer taraftan bunun içerisinde tahrip olan ticarîemtialar, mallar ve yine bunun yanında, esnafın,şu günlerde, bu hadiseden dolayı iş yapamamasıdolayısıyla, alacaklarını tahsil edememesidolayısıyla uğranılan zararlar ciddîboyutlara ulaşmıştır.

Yine, bu mühimmat fabrikasınınimlâ kısmının bu şekilde birpatlamaya maruz kalması, 4'ü Kırıkkale'deolmak üzere, 9 fabrikamızın kapasite kullanımoranlarının aşağılarda oluşmasınasebep olabilecek bir netice doğurmaktadır; çünkü,imlâ fabrikası, mühimmat fabrikası, bu9 fabrikanın -bu fabrikaların 4'ü Kırıkkale'dedir-mamul maddelerini, hammadde olarak kullanan bir fabrikaydı.Bu fabrikanın çalışmaması, diğerlerininde çalışamaması anlamına gelmektedir.

Burada, memnuniyet verici olan hadise şudur:Çok değerli İçişleri Bakanımız,patlamayı haber alır almaz gidip -zannediyorum saat09.30-10.00 sıralarında- hadiseye nüfuz etmişve hadiseyi kontrol altına almıştır.Bunu takiben, ilgili diğer bakanlarımız, süratlibir şekilde Kırıkkale'ye intikal etmişler,burada, bir taraftan gerekli tedbirleri alırlarken, diğertaraftan da, Kırıkkaleli hemşerilerimizinmorallerinin yüksek tutulmasına, Kırıkkalelihemşerilerimizin bu faciayı göğüslemelerine,moral yönünden, ciddî anlamda katkıda bulunmuşlardır.Yine, bu bazda, Sayın Cumhurbaşkanımızave ilgisini esirgemeyen Sayın Başbakanımıza,Kırıkkaleliler adına, şükranlarımıarz etmeyi bir borç bilirim.

Değerli arkadaşlar, bundan sonra, devletimizeve Hükümetimize düşen görevler olacaktır.Her şeyden önce, mağdur durumda olan ve Türkiye'degöç veren 17 civarındaki şehir arasında,ciddî anlamda bir göç vermeyle 7 nci sıradabulunan ve bu durumu da gelir noksanlığından,gelir elde edememesi ve geçinememesinden kaynaklanan Kırıkkale,bu mağduriyetinin daha da artmaması için gereklidesteği, gerekli ilgiyi beklemektedir.

Bu bakımdan, birtakım tedbirlerin alınmasılazım. Tedbirlerin başında, her şeydenönce, Hükümetimizin de ilan ettiği gibi, buradauğranılan zararlar, yani, tahribattan, kırıklıklardan,yıkılmadan kaynaklanan zararlar ve bozulmadan kaynaklananzararlar süratli bir şekilde tazmin edilmeli, karşılanmalıdır.Onun ötesinde, Ziraat Bankasına, Halk Bankasınave esnaf kefalet kooperatifine olan borçlar en azından1 sene süreyle ertelenmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Mızrak, 1 dakikaveriyorum, ondan sonra uzatmam. Rica ediyorum... Çünkü,çok yoğun bir gündemimiz var.

RECEP MIZRAK (Devamla) - Toparlıyorum SayınBaşkan.

Yine, ertelenen borçlar kadar, yeniden krediaçılmasında fayda görmekteyiz.

Değerli arkadaşlar, Kırıkkalehakikaten mağdur, Kırıkkale, hakikaten perişanvaziyettedir. Kırıkkale, afet bölgesi ilanedilmeli ve götürü vergiler konusu yeniden gözdengeçirilmelidir; gerekirse, Gelir ve Kurumlar Vergilerininilk taksitleri, takip eden taksitle birleştirilmelidir.

Değerli arkadaşlar, Kırıkkale'dekifabrikalar 1927 ile 1936 yılları arasındayapılmıştır. Bu, bir hadisenin de yenidengündeme getirilmesine dikkatimizi çekmektedir: Bugün,Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarınınyaklaşık olarak yüzde 76'lık kısmıithalatla karşılanmakta, yüzde 24'lük kısmıise yerli olarak karşılanmaktadır. Yerlileriçerisinde öyle tesisler var ki, bunların kesinlikleyedeklenmesi lazım; bunlardan birisi de mühimmat fabrikası.Kırıkkale'ye kurulacak olan yeni bir fabrika...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamam Sayın Mızrak...

RECEP MIZRAK (Devamla) - Şunu da tamamlayayım...

BAŞKAN - Hayır efendim, vermeyeceğim...Rica ediyorum... Bakın, sizden sonra da çok konuşmacıvar. Rica ediyorum... Zaten, aynı konuda 3 arkadaşasöz verdim. Rica ediyorum...

RECEP MIZRAK (Devamla) - Bir tane değil, gerekirse,kapasiteleri düşük tutulmak suretiyle asgarîiki tesis kurulması gerekir diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyor, bu vesileyle hepinizesaygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, Kırıkkale'demeydana gelen yangın, gerçekten, ülkemiz içinbüyük bir facia ve bu facia, hem millî servetimizinkaybına hem savunma sanayimizin zayıflamasınahem de birçok vatandaşımızınmağdur olmasına neden olduğu için, bugün,dört Kırıkkale milletvekili gündemdışısöz istedi. Konunun önemine binaen -tabiî, üçkişiye söz vereceğim için- her partidenbir arkadaşa söz verdim.

2. - Kırıkkale Milletvekili Mikailkorkmaz'ın, Kırıkkale'de meydana gelen patlamayailişkin gündemdışı konuşmasıve Sanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erez'in cevabı

BAŞKAN - İkinci sözü, yineaynı konuda gündemdışı sözisteyen Kırıkkale Milletvekili Sayın MikailKorkmaz'a verdim.

Buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın Korkmaz, sizin süreniz de 5 dakika.

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizihürmetle selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi, geçen hafta perşembegünü, hepimizi derinden yaralayan bir faciayıKırıkkale'de yaşadık. Bu tip bir patlama1986 yılında olmuş ve 8 vatan evladınıntoprağın kara bağrına gitmesiyle neticelenmişti.Allah, yeniden, böyle bir faciayı Anadolu coğrafyasınanasip etmesin.

Bu patlama neden olmuştur? İki türlüsebep vardır: Birincisi, sabotaj, ikincisi, ihmal. Saat09.00'da patlama oluyor. Her gün saat 10.00'da çaymolası verilmesi gerekirken, o gün, saat 09.00'daveriliyor.

Bir başka husus şudur: Orada hiçkimse ölmemiştir arkadaşlar. “Bir kişiöldü” deniyor. Ben, çok önemli birkaynaktan bilgi aldım. O kişi ölmemiştir;o kişi, şu anda istihbarattadır; ölmemiştir.Onun için, o anda hiç kimsenin ölmemesinin...Elbette ki, ölmesini istemiyoruz. Ama, niçin oradakimse kalmamıştır? Bunu da, sayın yetkililere,Yüce Meclisin kürsüsünden duyurmak istiyorum.

İhmal... İnşallah, ihmal olabilir;ben, böyle temenni ediyorum; çünkü, sabotajhadisesi, halkın ümitsizlik ve devamlı panikhalinde olmasına sebep olacaktır; bu da, Kırıkkalehalkı için devamlı korku demektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;perşembe günü saat 09.00'da meydana gelen ufakçaplı patlamadan sonra, saat 15.30'da, büyükpatlamayla, Kırıkkale'deki asıl facia meydanagelmiştir. Bundan sonra ne olmuştur; vatandaş,aynı gün, saat 09.00'da şehri terk etmiş;ama, bir başka tehlike baş göstermiştir;açlık, susuzluk ve barınma ihtiyacı...

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;işbaşındaki Hükümet, Kırıkkaleyanarken, halk, evini terk edip dağlara çıkarkenne yapmıştır? Teşekkür ediyorum,sayın bakanlarım oraya gelmişlerdir, SayınCumhurbaşkanım da gelmiştir; ama, aynıgün, tecrübeli bir politikacı olan CumhurbaşkanıSayın Demirel, oradaki resmî yetkiliye -ismini vermiyorum-“sayın yetkili, evet, tekniği ben biliyorum, fabrikayanmıştır; ama, bu vatandaş nerede yatacaktır,karnını nerede doyuracaktır; bunun cevabınıistiyorum” demiştir; ama, aynı gün, vatandaşaçare bulunamamıştır; çünkü,Kızılay, o gün, saat -09.00'da patlama olmuş-11.00'de, 12.00'de gelmesi icap ederken, ancak, ertesi gün-yani, cuma günü- sembolik birtakım çadırlarlaKırıkkale'ye gelebilmiştir; ama, Kırıkkalehalkının yalnız olmadığını,devletin bir belediye başkanı, Ankara'nınbağrı yanık Melih Gökçek'i, bütünAnkara'yı seferber etmek suretiyle, Kırıkkale'ninaç ve susuzluktan yanan evladının bağrınayetişmiştir. (RP sıralarından alkışlar)Onun için, Sayın Melih Gökçek'e, AltındağBelediye Başkanına, Keçiören BelediyeBaşkanına, Kırşehir Belediye Başkanınave Çorum Belediye Başkanına, Kırıkkalehalkı adına teşekkür ediyorum arkadaşlar.(RP sıralarından alkışlar) Bakanlarımızada teşekkür ediyorum, bizimle beraber oldular; ama,gönül isterdi ki, Kızılay'ı daarkalarından getirebilsinler.

Sayın arkadaşlar, aylar önce, 15.12.1996tarihinde, şimdi de Bakanımız olan SayınYalım Erez'den şöyle bir ricada bulunmuştum:“Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,Sayın Bakanım; son günlerde buralara atamayapılacaktır. Sayın Bakanım, milletvekiliolarak size bir teklifimiz var, size şu teklifi veriyoruz:Biz, size karışmıyoruz; yalnız, bizimsizden ricamız, Makine Kimyayı çok iyi bilenkadroları işbaşına getiriniz. Çünkü,şu anda -yani 15.12.1996 tarihi itibariyle- Makine Kimyanınbaşındaki -yani Kırıkkale'deki- tümmüdürler, genel müdürler ve genel müdüryardımcıları, dışarıdan,OSTİM'den tutulmuş, bir başka tezgâhınbaşından tutulmuş; ömründe MakineKimyada çalışmamış insanlar orayagetirilmiştir. Kırıkkale çan çalmaktadır.Bir gün Kırıkkale yanarsa bunun hesabınıödemek durumundasınız” demiştim.Sayın Erez, sağ olsun; o günlerde bir rötuşyapıldı; ama, bizim için yine bir şanstır;aynı bakan, “Güçlü Bakan” yineburadadır. Buradan sesleniyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Korkmaz, lütfen,konuşmanızı bitirir misiniz; 1 dakika veriyorum.

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) - Bitiriyorum.

Acilen, şu anda Kırıkkale'yialtüst eden mühimmat fabrikasının başındabulunan genel müdür ve genel müdür yardımcısıgörevden alınmazsa, Kırıkkale'de büyükhadiseler olur. Devletin kürsüsünden, vatandaşınkürsüsünden, Sayın Bakanım, sizlerdenrica ediyorum.

Basında çıkan iki konuya dahadeğinmek istiyorum. Bir tanesi, Çelik FabrikasıMüdürü Murat Yılmazer. Murat Yılmazer,ömrünü Makine Kimyaya vermiş; Türkiye'dekion kimyacıdan bir tanesidir. Bir başka husus; SayınAhmet Sarı, genel müdür yardımcısıdır;yirmi yılını Makine Kimyada teftişkurulunda geçirmiştir. Barut fabrikasınınmüdürü Sayın Hüseyin Kaplan ömrünüMakine Kimyada geçirmiştir. Daha sonraki değişmeyenlerlemukayese ettiğiniz zaman, bunlar, alnından öpülecekinsanlardır. Onun için, ben diyorum ki, Makine Kimyabir yangındır; Sayın Bakanım, acilentedbir alınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamam efendim, teşekkürederim.

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) - Kırıkkaleyangın alanı haline gelmiştir. İşçininve esnafın yanına gidiniz, destek olunuz. Hepinizeteşekkür ediyorum.

BAYRAM FIRAT DAYANIKLI (Tekirdağ) - İşinizkadrolaşmak.

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) - Arkadaşlar,mal meydandadır, her şey meydandadır, kadrolarınızda meydandadır. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Tamam Sayın Korkmaz, teşekkürederim.

3. - Kırıkkale Milletvekili HacıFiliz'in, Kırıkkale'de meydana gelen patlamaya ilişkingündemdışı konuşması veSanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erez'in cevabı

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yineaynı konuda, Kırıkkale'de meydana gelen patlamaylailgili gündemdışı son söz, KırıkkaleMilletvekili Sayın Hacı Filiz'e verilmiştir.

Buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Sizin de süreniz 5 dakika Sayın Filiz.

HACI FİLİZ (Kırıkkale)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kırıkkaleİlimizde 3 Temmuz Perşembe günü MakineKimya Kurumu Mühimmat Fabrikasına bağlıİmlâ İşletmesinde meydana gelen patlamaylailgili görüşlerimi arz etmek için huzurunuzdayım.Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Patlamada hayatını kaybeden vatandaşlarımızaAllah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığıdiliyorum. Yine, aynı olayda yaralananlara acil şifalardiliyor, bütün hemşerilerime geçmişolsun diyorum.

Kırıkkale, 250 bin nüfusa sahip.1924 yılında Kırıkkale'de kurulanaskerî fabrikalar sayesinde oluşmuş bu nüfus.1950'li yıllarda Makine Kimya Kurumu kurulmuş veaskerî fabrikalar buraya devredilmiş. Bu askerîfabrikalarda, 1940'lı yıllarda, dünyanınen kaliteli çeliği ve namluları üretilmiş;yine, 1940'lı yıllarda, uçak imalatıgerçekleştirilmiş. Tekstil makineleri, takımtezgâhı, çelik çekme boru, elektriksayaçları, dişli, demir-çelik sac mamulleriburada üretilmiş -ilk defa Makine Kimya Kurumunun ürettiğimamuller- Ordumuzun mühimmat, silah, roket ve patlayıcımadde ihtiyaçları burada üretilmiş.

Mühimmat fabrikasının imlâbölümü, daha önce de Kırıkkale'detehlike yaratmış. İlk kurulan imlâ fabrikasınınkazan dairesinde patlama olmuş 13 Temmuzda ve bu patlamada7 itfaiye erimiz şehit olmuş. Yine, 3 Temmuz Perşembegünü saat 09.00 sularında meydana gelen patlamaylaise, halk sokağa dökülmüş, patlamalarındevam etmesi ve öğleden sonraya doğru meydana gelenbüyük patmayla da 10 bine yakın işyeri,60 bine yakın ev büyük bir hasar görmüştür.

Değerli milletvekilleri, Kırıkkale'deki250 bin nüfusun 15-20 bin civarı Ankara'ya ve Kırıkkalegirişindeki Karacalı ve Kırıkköyçevresine; yüzde 80'e yakını ise, Kırıkkalemizinilçelerine, beldelerine ve köylerine yerleşmişlerdir.Bu ilçelerimize yerleşen yüzde 80 nüfusabakan ilçe kaymakamlarına, belediye başkanlarına,belde başkanlarına ve 173 muhtarımızahuzurunuzda minnetlerimi sunuyorum. Yine, Kırıkkalegirişine yerleşen kişilere ise, Ankara Belediyesi,Keçiören, Çankırı, Çorumve Kırşehir Belediyelerinin yaptığıyardımlardan dolayı, yine, huzurunuzda, bu kuruluşlarada minnetlerimi sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, mühimmat fabrikasınınimlâ bölümü yapılana kadar, MakineKimyaya ait olan Kırıkkale'deki Nitrosan, Çeliksan,Çelbor ve pirinç fabrikaları da faaliyetlerinien düşük düzeyde tutmak zorunda kalacaklardır.Mühimmat fabrikasının imlâ bölümüyapılmadığı takdirde...

Çeliksanda 765 işçi, Çelborda191 işçi, Nitrosanda 397, Pirinçsanda 429kişi, mühimmat fabrikasında ise 1 922 kişiçalışmaktadır. Bu işçilerinzor durumda kalmaması için, mühimmata bağlıimlâ fabrikası, en kısa sürede -MakineKimyaya alınmış olan- Bedesten'de kurulmalıdır;yani, Kırıkkale'nin 10-15 kilometre ilerisine götürülmelidir.

Yine, imlâ fabrikasının faaliyetegeçmesi ne kadar gecikirse, diğer fabrikalarınçalışması da o kadar sekteye uğrayacaktır.Pirinç fabrikasında, uçak bombalarınıniç aksamlarındaki pirinç ve bronz malzemeleriüretilir. Çeliksanda, 5 bin librelik, 2 bin librelikuçak bombalarının gövdeleri; Çelborda,5 bin ve 2 bin librelik uçak bombalarınıngövde boru imalatı yapılmaktadır. Nitrosanfabrikası ise, mühimmata barut üretmektedir.Mühimmat fabrikasının durması demek,bu 4 fabrikanın da durması demektir. Bu patlamalarsonucunda, mühimmat fabrikasına bağlı imlâişletmesi tamamen yok olmuştur. Binalarda ve işyerlerindebüyük hasarlar meydana gelmiş, esnaf, sanatkârlarve işçilerimizle birlikte bütün Kırıkkalehalkının durumu içler acısıdır.Devlet, Kırıkkale'ye acil olarak elini uzatmalıdır.

Biz, Doğru Yol Partisi olarak, konuya gereklihassasiyeti göstermekteyiz. Bunun için, 7 Temmuz 1997günü, iki kanun tekifini Türkiye BüyükMillet Meclisi Başkanlığına sunmuşbulunuyoruz. Kanun teklifinin birincisi, Kırıkkaleİlinde, mühimmat fabrikasında meydana gelenpatlamada zarar görenlerin gelir, kurumlar ve geçicivergilerinin affını içermektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Size de 1 dakika eksüreveriyorum,  lütfen bitirin; uzatmayacağımsüreyi.

Buyurun Sayın Filiz.

HACI FİLİZ (Devamla) - İkinciteklifimiz ise, Kırıkkale İlimizin kalkınmadaöncelikli yöreler kapsamına dahil edilmesiniiçermektedir. Tarafımızdan verilen her ikikanun teklifinin ivedilikle yasalaşması gerekmektedir.Bu konuda bütün grupların aynı görüşteolduğuna inanıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;Kırıkkale insanı, diken üstündedeğil, bomba üstünde oturmaktadır. İmlâfabrikası, Kırıkkale uzağına taşınmalıdır.Kırıkkale'nin zarar gördüğü buaçığın kapanması için,organize sanayi bölgesinin altyapısı yılsonuna kadar bitirilmelidir. Kırıkkale Üniversitesininfakülte binalarının yapılmasınınhızlandırılması için, ek ödenekacilen gönderilmelidir. Kalkınmada öncelikliil olmamız kararını, Bakanlar Kurulu da alabilir.

Sözlerime son verirken, bütün Kırıkkalelihemşerilerime geçmiş olsun diyor, hepinizisaygı ve sevgiyle selamlıyorum. (DYP sıralarındanalkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim SayınFiliz.

4. - Sanayi ve Ticaret Bakanı E. YalımErez'in; Kırıkkale Milletvekili Recep Mızrak,Mikail Korkmaz ve Hacı Filiz'in, Kırıkkale'demeydana gelen patlamaya ilişkin gündemdışıkonuşmalarına cevabı

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Cevap vereceksiniz_

Evet, üç gündemdışıkonuşmaya Sanayi ve Ticaret Bakanımız cevapverecektir.

Buyurun Sayın Bakan.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ(Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;3 Temmuz 1997 Perşembe günü, Makine ve Kimya EndüstrisiKurumuna bağlı Mühimmatsan Anonim Şirketininimlâ işletmesinde meydana gelen infilakla alakalısöz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıylaselamlarım.

İmlâ işletmesi, MühimmatsanAnonim Şirketine bağlı ve Türk SilahlıKuvvetlerinin ihtiyacı olan 35 milimetreden 203 milimetreyekadar çeşitli çapta mühimmat ile TürkHava Kuvvetlerinin ihtiyaç duyduğu 500 ve 2 000 librelikuçak bombalarının infilak maddesi olan TNT'nindolumunun yapıldığı tesistir. Sözkonusu tesiste, yaklaşık 450 işçi vememur, personel olarak çalışmaktadır.

Biraz evvel arkadaşlarımın daifade ettiği gibi, kaza, 3 Temmuz 1997 Perşembe günüsabahı, saat 08.50'de, 500 librelik bir bombanındolumu sırasında meydana gelmiştir, bir yangınlabaşlamıştır; fakat, kısa zamanda,bombanın infilakıyla, itfaiyenin müdahale etmeimkânı ortadan kalkmıştır. Olayüzerine fabrika derhal boşaltılmış;Kırıkkale Valiliğine, Bakanlığımıza,Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumuna, Cumhurbaşkanlığına,Genelkurmay Başkanlığına ve Başbakanlığabilgi verilmiştir. Olayın niteliği itibariylekaradan müdahale edilemediğinden, Türk Hava Kurumuve Orman Bakanlığından da yardım istenmiştir.

Olayın duyulması üzerine, baştaMillî Savunma Bakanımız Sayın İsmetSezgin, İçişleri Bakanımız veben, hemen olay yerine gittik. Türk Hava Kurumundan gelenuçaklar, maalesef, su ikmali ve arazinin olumsuzluğunedeniyle, yangına fazla bir müdahalede bulunamadılar.Orman Bakanlığına ait 3 helikopter, saat 15.30'akadar 16 sorti yaparak, hem söndürme hem soğutmafaaliyetlerine devam ederken, saat 15.30 civarında meydanagelen büyük bir patlamanın sonucunda bu 3 helikopterhasara uğradığından çalışamazduruma geldiler ve Valilik bünyesinde kurulan kriz merkezininçalışmaları sonucunda, şehir,anında boşaltıldı.

Hepinizin malumu olduğu gibi, 200 bin nüfusuolan bir şehrin iki saat içerisinde boşaltılmasıkolay bir olay değildi; ancak, bu boşaltmayıbaşarıyla yapan, başta KırıkkaleValisi ve Belediye Başkanı olmak üzere Kırıkkalehalkına, huzurlarınızda şükranlarımısunuyorum.

Yine, şehrin boşaltılmasıylameydana gelecek sorunların hallinde üstün birgayret gösteren devletin tüm birimlerine, Kızılaya,civar belediyelere, Ankara Büyükşehir BelediyeBaşkanına, Ankara'nın ilçe belediyebaşkanlarına da huzurlarınızda teşekkürediyorum.

4 Temmuz 1997 günü, İsrail'den gelen2 söndürme helikopteriyle söndürme çalışmalarıdevam etmiş ve yangın, saat 15.00'te yerden de müdahaleedilerek, saat 20.00'de tamamen söndürülmüştür.

Tabiî, bu gibi olaylarda, sabotaj da ihtimallerdenbir tanesidir. Bu konuda gerekli çalışmalar,gerek Kırıkkale Savcılığıgerek Makine Kimya yetkilileri ve gerekse Sanayi ve Ticaret Bakanlığımüfettişlerince yürütülmektedir. Ancak,şunu ifade edeyim ki, olayın oluş yeri ve oluşşekli itibariyle, sabotaj ihtimali, en zayıf ihtimalolarak gözükmektedir. İlk belirlemelere göre,olayın, tamamen prosesten meydana gelen bir ihmal yahuthata sonucu olduğu anlaşılmıştır.

Yangın, maalesef, imla tesisini, ilk belirlemeleregöre, tamamen ortadan kaldırmıştır;ancak, 95 ton TNT ihtiva eden mühimmat -bu büyükyangına rağmen- kurtarılmıştır.Olayın bitiminden itibaren sürdürülen yoğunçalışmalarla, şu an itibariyle infilakbölgesinde depolanmış halde bulunan bütünbombalar, bu akşam itibariyle askerî depolara intikalettirilmiş olacaktır.

Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, KırıkkaleEmniyet Müdürlüğü, Almanya ve Fransa'dangelen uzmanlar ile Türk Silahlı Kuvvetleri uzmanlarındanoluşturulan imha ekipleri marifetiyle, Kırıkkale'de,meskûn mahallere olay sırasında fırlamışbombalar tespit edilip zararsız hale getirilmektedir. Ayrıca,bu ekipler marifetiyle, büyük tahrip gören imlâtesislerine yaklaşılarak, tesisteki -imali uzun zamangerektiren- kazanların kullanılabilirlik durumlarıda araştırılmaktadır.

Sonuç olarak, bu olayın Türk SilahlıKuvvetleri için mühimmat üretimine menfi etkisininasgarîye indirilmesi maksadıyla, Makine Kimyaya bağlıdiğer fabrikalarda, düşük kapasiteyle dahiolsa, bu imalatın sürdürülme çalışmalarınave yeni işletme tesislerinin meskûn mahallerin dışındabir alanda oluşturulması için gerekli çalışmalarabaşlanmıştır.

Bu arada, Kırıkkale Valiliği tarafındanoluşturulan 50 birimlik bir hasar tespit komisyonu vasıtasıyla,zarar gören vatandaşların hasarları vezararları tespit edilmektedir; bunlar da Hükümetimiztarafından karşılanacaktır.

Bu olayın olmaması arzu edilirdi; tabiî,ülkemiz için üzüntü verici bir olay;ancak, böyle büyük bir olaya rağmen can kaybınınaz olması, olayın sevindirici bir yanı. Huzurlarınızda,hayatını kaybedenlere Tanrı'dan rahmet, yakınlarınabaşsağlığı diliyorum.

Türk Devleti, büyük bir devlettir;bu tesislerin daha iyisini en kısa zamanda kurup üretimegeçirecektir. Yine, huzurlarınızda, yenitesisin kurulması için, bugün, 250 milyar liralıkbir yardımla, yardım kampanyası başlatanTürkiye Odalar ve Borsalar Birliğine de teşekküretmeyi bir borç biliyor; hepinizi, sevgi ve saygıylaselamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim SayınBakan.

Gündemdışı konuşmalarcevaplandırılmıştır.

Başkanlık olarak biz de, bu elim kazadahayatını kaybeden vatandaşlarımızaTanrı'dan rahmet, yaralılara acil şifalardiliyoruz ve memleketimizin, milletimizin başı sağolsun diyoruz.

Değerli milletvekilleri, İçtüzüğün37 nci maddesine göre verilmiş, 2 adet, doğrudangündeme alınma önergesi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun,Şebinkarahisar Adı İle Yeni Bir İlKurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/689) doğrudangündeme alınmasına ilişkin önergesi(4/207)

Türkiye Büyük Millet MeclisiBaşkanlığına

Tarafımca hazırlanarak 31.1.1997 tarihindeTürkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınasunulan (2/689) esas numaralı Şebinkarahisar AdıylaYeni Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi,6.2.1997 tarihinde sevk edildiği İçişleriKomisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonunda bugünekadar gündeme alınıp görüşülmemiştir.

Kanun teklifinin İçtüzüğün37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasınıYüce Meclisin takdirlerine arz ederim.

Saygılarımla. 22.05.1997

Rasim Zaimoğlu

Giresun

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu gibidoğrudan gündeme alınma önergelerinde, komisyonve hükümet söz istiyorsa, önce onlara sözverilir.

Komisyon ve Hükümetin söz talebi?..Yok.

Sayın Zaimoğlu ve Sayın Yavuz Köymen'insöz talepleri vardır.

Sayın Zaimoğlu, buyurun efendim. (ANAPsıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) - SayınBaşkan, değerli milletvekilleri; Şebinkarahisar'ınil olması için vermiş olduğum kanun teklifi,sevk edildiği komisyonda bugüne kadar görüşülmemiştir.Burada, İçtüzüğün 37 nci maddesinegöre Şebinkarahisar Adıyla Yeni Bir İlKurulması Hakkında Kanun Teklifinin doğrudangündeme alınması hakkındaki görüşlerimiifade edeceğim. Bu duygularla, Yüce Meclisi saygıylaselamlarım.

Şebinkarahisar, Kelkit yöresinin eskibir il merkezidir, tarihî geçmişi 3 bin yılıaşar; Osmanlı İmparatorluğu zamanında4 yüzyıl sancak merkezi olmuştur; cumhuriyetdöneminde de 10 yıl vilayet merkezidir; 14 uygarlığabeşiklik etmiştir, Anadolunun en eski yerleşimmerkezlerinden biridir.

1923 tarihinde çıkan bir yasayla Türkiye'debulunan livalar il haline getirildiğinde, Şebinkarahisarda il olmuştur; ancak, 1933 yılında, vilayetlerinyeniden düzenlenme çalışmalarıçerçevesinde 6 il ilçe haline getirilmiştirve bunlardan biri de Şebinkarahisar'dır.

Bu arada, genç cumhuriyete on yılşirin iç Karadeniz vilayetliği yapan Şebinkarahisar,1933'te, gideri gelirinden fazla gerekçesiyle, yanlışve talihsiz bir masabaşı kararıyla, ilçehaline getirilmiştir.

Tarih boyunca Sıvas'tan sonra en fazla göçveren, 1 milyonu aşkın Şebinkarahisar ve Kelkityöresi insanı, sabır, kararlılıkve haklı gerekçeleri doğrultusunda tam altmışdörtyıldır tekrar vilayet olma çabasınısürdürmektedir. Bugün, Mersin, Artvin, Rize, Aksaray,Niğde, Maraş ve Osmaniye gibi ilçelerin il hakları,27.5.1933 tarihinde 2411 sayılı Resmî Gazeteyleilan edilen aynı kanunla geri iade edilmiştir. Dahasonra, değişik tarih ve gerekçelerle, Şebinkarahisarhariç, itibarları iade edilmiştir.

Vatanına, milletine bağlı dürüstinsanları barındıran, tarihi, coğrafyası,sosyal, kültürel ve ekonomik yapısı içindetam bir bütünlük arz eden Kelkit Vadisinde, tekrarbir vilayet teşkilinin gerekli olduğuna inanıyoruz.

Yöredeki 8 ayrı ilçenin, bugünbağlı olduğu illere uzaklığıtam 1 170 kilometredir. Kelkit Vadisinin eski idarî bütünlüğününsağlanması halinde bu mesafe -dikkatinizi çekiyorum-318 kilometreye inecektir. Bu demektir ki -bir hesap doğrultusunda-8 ilçe ve 400'e yakın köyde yaşayan 500bin yöre halkı insanı, vilayetlerine ulaşmakiçin, fazladan 146 kilometre yol gitmektedir.

Sayın milletvekilleri, Şebinkarahisar,adını Büyük Atatürk'ten alan şehirdir.Büyük Atatürk “ben bu şehri çokbeğendim; bu sevgimin temadisine alem olmak üzere 'Şarkihisar'adının 'Şebinkarahisar' olarak tashihini teklifediyorum” demiştir.

Şimdi, Şebinkarahisar il olmaya hazırdırdiyorum; çünkü, Şebinkarahisar il olmaya,Kelkit Vadisi yöresi olarak hazırdır. Kelkityöresi, kendi içinde bir bütünlük gösterenender yörelerimizden biridir; gelenekleri, görenekleri,coğrafyası, tarihi, sosyokültürel yapısıve ekonomisiyle kendi içinde bir bütündür.Ekonomik olarak hazırdır; yeraltı ve yerüstüzenginlikleri, bugün Şebinkarahisar'ın il olmasınıkanıtlar durumdadır. Coğrafya olarak hazırdır;Kelkit yöresi sarp dağlarla çevrili olduğuiçin, vatandaşlar, kendi vilayetlerine zor ulaşmaktadırlar.Bugün, Alucra ve Şebinkarahisar, Giresun'a, 2 000 metreyükseklikte sarp dağlardaki geçitlerle bağlanmaktadır.Tarih olarak hazırdır; Şebinkarahisar, Kelkityöresinin merkezi olarak tarih boyunca çok çeşitlidevletlere idarî merkez olarak hizmet vermiştir. Sosyalve kültürel olarak hazırdır; Kelkit yöresi,kendi içinde bir bütün olarak, kendine özgübir kültür oluşturmuş ender bölgelerimizdenbiridir -dikkatinizi çekiyorum, altını çizereksöylüyorum- okuma oranı yüzde 100'dür.

Sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlarım;size, bugün, Şebinkarahisar'ın bütünhazırlıklarını tamamlamışolarak il olmaya hazır olduğunu vurgulayan başkakonulardan da bahsetmek istiyorum. Bugün, tam 5 katlıhükümet konağı, Şebinkarahisar'da,hazırdır; adliye sarayı ve lojmanları,bölge ağır ceza mahkemesi binası hazırdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Zaimoğlu, lütfenson cümlenizi söyler misiniz; çok yoğun birgündemimiz var. Rica ediyorum...

RASİM ZAİMOĞLU (Devamla) - SayınBaşkanım, diğer arkadaşlara 2 dakika eksüreverdiniz.

BAŞKAN - Efendim, 1 dakika verdim; 1 dakikadanfazla veremeyeceğim. Rica ediyorum...

RASİM ZAİMOĞLU (Devamla) - Sağolun Sayın Başkan.

Emniyet müdürlüğü, trafiktescil dairesi, ikibin dönümlük bir alanda faaliyetgösteren ziraat müdürlüğü, yine ikibinmetrekarelik bir belediye binası, modern PTT binasıve burada sizlere sayamayacağım kadar altyapınınbütün hizmetleri, vilayet olmak için bekleyenŞebinkarahisar'da, hazırdır.

Bu nedenle, ben, sayın milletvekillerimizin,Şebinkarahisar'ın il olması için vermişolduğumuz kanun teklifinin doğrudan Meclis gündeminealınması yönündeki önergemize olumluoy kullanacaklarını umuyor, hepinize sevgi ve saygılarımısunuyorum. (ANAP, DSP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim SayınZaimoğlu.

Sayın Köymen, buyurun efendim.

Sayın Köymen, sizin de süreniz 5dakikadır.

YAVUZ KÖYMEN (Giresun) - Teşekkürederim Sayın Başkan.

Değerli Başkanım, sayın milletvekilleri;hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten,fevkalade önemli bir haksızlığa uğramışŞebinkarahisar'ın hakkını istemek için,bugün huzurunuzda bulunuyorum. Şebinkarahisar nedenil olmalıdır; değerli arkadaşımSayın Zaimoğlu, fevkalade önemli yaklaşımlarlaŞebinkarahisar'la ilgili taleplerini ve düşüncelerinibildirdiler.

Değerli arkadaşlarım, şimdi,bir yöre düşünün ki, kendi iline 300kilometre yol katettikten sonra ulaşabiliyor. Şebinkarahisar'danGiresun'a ulaşabilmek için, 300 kilometre yol katediyorsunuz.Bakınız, Şebinkarahisar'dan çıkanbir insan, önce Suşehri, Koyulhisar, Mesudiye, Orduve ondan sonra da Giresun'a ulaşıyor. Yin Şebinkarahisaryöresinden bahsediyorum. Alucra'dan çıkan birinsanımız, Şiran, Kelkit, Gümüşhane,Trabzon üzerinden kendi iline ulaşabiliyor.

Değerli arkadaşlarım, gerek ekonomikyönden gerek sosyal yönden gerek kültürelyönden gerekse coğrafî bakımdan Giresun'lahiçbir bağı olmayan bir yöre -değerliarkadaşım ifade etti- 1933 yılındahaksız bir kararla illiği elinden alınmışbir il.

Değerli arkadaşlarım, dikkatiniziçekiyorum, bakınız, o kararla birlikte birçokilin hakkı alınmıştı; ama, buillerin hakları teker teker iade edildi. 1933 yılında,gideri gelirinden fazla olduğu için, masabaşıbir kararla, Mersin, Artvin, Rize, Aksaray, Niğde, Maraşve Osmaniye illeri ilçe yapılmıştır.Bugün geldiğimiz noktada, Şebinkarahisar'ındışındaki tüm ilçelerin haklarıverilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi,buradan, Sayın Başbakanımıza, sayınparti liderlerine sesleniyorum; 3300 yıllık tarihesahip, uygarlıkların beşiği ve tarihîİpek Yolu üzerinde en eski yerleşim birimlerindenolan Şebinkarahisar'ın hakkının verilmesiniistiyorum. Eğer, Türkiye'de hukukun üstünlüğünden,Türkiye'de insan haklarından, Türkiye'de demokrasidenve sosyal adaletten bahsediyorsak, bizim hakkımızınverilmesi talebindeyiz.

Değerli arkadaşlarım, bakınız,bu haksızlığı gidermek gerekir. Vatanına,milletine sadakatle bağlı, aç, sefil, perişan,susuz insanların, fakir fukara insanların hakkınınverilmesi gerektiği inancındayım.

Değerli arkadaşlarım, benim buradabir önerim var; bütün partilerden birer milletvekiliyleoluşacak bir komisyonla, Şebinkarahisar'ıniçinde bulunduğu durumu tespit edip, çok kısazaman dilimi içerisinde, bu hakkımızıniade edilmesini istiyorum.

Bir ilde bulunan, bir ilde bulunması gerekentüm kamu kurum ve kuruluşları Şebinkarahisar'damevcuttur. Biz, devlet büyüklerimizden, değerliparlamenterlerimizden özellikle şunu arz ediyoruz:Bize, ilave olarak, bir köy hizmetleri müdürlüğükurulması ve onun dışında da, bir valiverilmesini istiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu haklıtalebimizde bizi yalnız bırakmayacağınızdüşüncesiyle -fırsatçılıktan,modadan değil, fantezi nedenlerle değil- il olma talebindebulunuyoruz; 64 yıl önce elimizden alınan ilolma hakkımızın, itibarımızıniade edilmesini istiyoruz.

Bu ulvî meselemizde, Yüce Parlamentonundeğerli üyelerinin, bu işle ilgili değerliparti liderlerimizin ve Sayın Başbakanımızıngereken titizliği göstereceği düşüncesiyle,Yüce Heyetinizi gönülden selamlıyor, hepinizesaygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarındanalkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim SayınKöymen.

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - SayınBaşkan...

BAŞKAN - Efendim, Sayın Turhan Alçelikde söz istiyor; ancak bir kişiye söz verebiliriz.

İÇİŞLERİ KOMİSYONUBAŞKANI M. NECATİ ÇETİNKAYA (Konya)- Sayın Başkan, Komisyon Başkanı olarak...

BAŞKAN - Geçti efendim...

İÇİŞLERİ KOMİSYONUBAŞKANI M. NECATİ ÇETİNKAYA (Konya)- Komisyon Başkanı olarak söz istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, hayır... Artıkgeçti... Önce Komisyon ve Hükümet konuşabilir,ondan sonra önerge sahibi ve bir milletvekili konuşabilir.

İÇİŞLERİ KOMİSYONUBAŞKANI M. NECATİ ÇETİNKAYA (Konya)- Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim, doldu; yani, bu konuda konuşmaimkânınız yok. Sadece söz istediniz;ama, önerge sahibi konuştu, bir de Sayın Köymenkonuştu. Ondan sonra...

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - SayınBaşkan...

BAŞKAN - Tamam efendim... Siz, söz istediniz;ama, olanağımız yok.

İÇİŞLERİ KOMİSYONUBAŞKANI M. NECATİ ÇETİNKAYA (Konya)- Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun.

İÇİŞLERİ KOMİSYONUBAŞKANI M. NECATİ ÇETİNKAYA (Konya)- Komisyon Başkanı olarak... Hakikaten, Şebinkarahisar,Türkiye'de il olmaya en layık ilçelerimizdenbirisi. Ben hem Giresun'da hem de Ordu'da görev yapan birkişi olarak, Şebinkarahisar'ı...

BAŞKAN - O zaman, Komisyon Başkanıolarak hemen yasa teklifini hazırlayın getirin buraya,Genel Kurul çıkarsın... (ANAP sıralarından“Bravo” sesleri, alkışlar) Mademki, hemKomisyon Başkanısınız, buna inanmışsınız...

İÇİŞLERİ KOMİSYONUBAŞKANI M. NECATİ ÇETİNKAYA (Konya)- Destekliyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Peki efendim, destekliyorsunuz.

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - SayınBaşkanım, yerimden konuşmak istiyorum.

Bu önemli konuda benim de kanun teklifim vardıarkadaşlarla beraber; bu önergeye katıldığımıifade etmek istiyorum.

BAŞKAN - Tamam; Komisyon, sizin de teklifinizibirleştirerek getirecek.

Doğrudan gündeme alınma önergesiüzerindeki müzakereler bitmiştir.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:Kabul edenler... Etmeyenler... Doğrudan gündeme alınmaönergesi kabul edilmiştir.

Şimdi, ikinci önergeyi okutuyorum:

2. - Siirt Milletvekili Nizmettin Sevgili'nin,Yüksek Öğretim Kurumları TeşkilâtıHakkında 41 Sayılı Kanun HükmündeKararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında2809 Sayılı Yüksek Öğretim KurumlarıHakkında Kanunun 32 nci Maddesinin (b) Bendinde DeğişiklikYapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin(2/763) doğrudan gündeme alınmasına ilişkinönergesi (4/209)

Türkiye Büyük Millet MeclisiBaşkanlığına

Tarafımca hazırlanarak, 8.4.1997 tarihindeTürkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınasunulan Yükseköğretim Kurumları TeşkilatıHakkında 41 Sayılı Kanun HükmündeKararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında2809 Sayılı Yüksek Öğretim KurumlarıHakkındaki Kanunun 32 nci Maddesinin (b) Bendinde DeğişiklikYapılmasına İlişkin 2/763 esas numaralıKanun Teklifim, ilgili komisyonda görüşme yapılmadanbugüne kadar bekletilmiştir.

Teklifimin, İçtüzüğün37 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre doğrudandoğruya gündeme alınmasını YüceMeclisin takdirine arz ederim.

Saygılarımla.

Nizamettin Sevgili

Siirt

BAŞKAN - Bu önergeyle ilgili, Komisyonunve Hükümetin herhangi bir söz talebi?.. Yok.

Sayın Sevgili'nin söz talebi var.

Buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Sevgili, süreniz 5 dakika; bugün,zamanı biraz hassas kullanmak zorundayız.

NİZAMETTİN SEVGİLİ (Siirt)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Siirtİlinde kurulacak olan orman fakültesine dair kanunteklifimin İçtüzüğün 37 nci maddesinegöre doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasıiçin söz almış bulunuyorum; YüceMeclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Siirt İlindebir fakültenin kurulması, sadece ilimizin ve çevreil ve ilçelerin ekonomik, sosyal ve kültürelgelişmesine katkıda bulunmakla kalmayıp, göçnedeniyle altüst olan sosyal yapının yenidendüzenlenmesine, sanayici ve işadamlarımızınSiirt'e bakış açılarınındeğişmesine ve bunun sonucu olarak, ilimizde kamu veözel kesim yatırımlarının artmasınave dolayısıyla, büyük göçolaylarının ortadan kalkmasına vesile olacaktır.

Eğitim ve öğretim bakımındanönemli bir aşama kaydeden ilimizde son yıllardayapılan çalışmalar sonucu, ortaöğretim,kurum ve kuruluşlarda, gerek bina gerek ders araçve gereçleri gerekse öğretim yönünden,gerçekten de, gelişmiş illerimizle yarışacakbir seviyede bulunmaktadır. Ayrıca, Siirt İlihalkının eğitim ve öğretime karşıolan sevgi ve saygılarının yanı sıra,bu konudaki duyarlılıkları takdire şayandır.

İlimizde orman fakültesi açılmasıkonusunda, Dicle Üniversitesi tarafından alınan28.6.1996 tarihli Senato kararı, Siirt Valiliğimizcede olumlu karşılanarak, adı geçen fakülteninaçılabilmesi için gerekli olan eğitimve öğretime çok uygun ve merkezî bir yerdeilköğretim okulu olarak faaliyet gösteren üçkatlı 18 derslikli bir okulun temin edileceği; yurtihtiyacı için, halen boş durumda bekletilenTarım İl Müdürlüğü misafirhanesinintahsis edileceği; öğretim elemanları için,12 adet lojmanın hazır olarak bekletildiği;ileride ihtiyaca göre inşa edilecek okul, yurt ve lojmanbinalarının yer tahsisleri ve yapımlarıiçin bir vakıf kurulduğu; kurulan bu vakfın,amacına uygun olarak, çalışmalarınınbaşarılı bir şekilde devam ettiğihususları, Dicle Üniversitesi Rektörlüğünebildirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, görüldüğüüzere, Siirtli hemşerilerim bu hususta çok azimlive çok kararlıdırlar. Siirt İli, gerçekten,bir fakülteye layıktır. İlimizin, sosyal,ekonomik ve kültürel alanda ilerlemesi için,nitelikli insangücü yetiştirecek ve toplumun heryönden kalkınmasına katkıda bulunacakolan bu fakültenin kurulmasının gerekliliğinehepimiz ve sizler mutlak surette inanmaktasınız.

Değerli milletvekilleri, Siirt İline birorman fakültesi kurulmasına ilişkin kanun teklifimindoğrudan Genel Kurul gündemine alınmasılehinde oy kullanılmasını Yüce Heyetinizdenözellikle istirham ediyorum. Tüm milletvekili arkadaşlarımında bu hayırlı işte bana yardımcıolacaklarına inanıyor ve güveniyorum.

Bu vesileyle, şahsım ve tüm Siirtlivefakâr ve cefakâr hemşerilerim adınaYüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim SayınSevgili.

Doğrudan gündeme alınma önergesiüzerindeki müzakereler tamamlanmıştır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Doğrudan gündemealınma önergesi kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi, 9 ildeuygulanmakta olan olağanüstü halin 30.7.1997 günüsaat 17.00'den geçerli olmak üzere dört ay süreyleuzatılmasına ilişkin Başbakanlıktezkeresi vardır; okutuyorum:

3. - Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır,Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van illerindedevam etmekte olan olağanüstü halin, 30.7.1997 günüsaat 17.00'den geçerli olmak üzere 4 ay süreyleuzatılmasına ilişkin Başbakanlıktezkeresi (3/916)

7.7.1997

Türkiye Büyük Millet MeclisiBaşkanlığına

30 Mart 1997 günü saat 17.00'den geçerliolmak üzere (9) ilde dört ay süreyle uzatılanve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26.3.1997 tarihlive 490 sayılı Kararıyla onaylanmışbulunan olağanüstü halin; Batman, Bingöl, Bitlis,Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak,Tunceli ve Van İllerinde 30 Temmuz 1997 günüsaat 17.00'den geçerli olmak üzere dört ay süreyleuzatılmasının, Türkiye BüyükMillet Meclisine arzı, Bakanlar Kurulunca 3.7.1997 tarihindekararlaştırılmıştır.

Gereğinin yapılmasını saygılarımlaarz ederim.

A. Mesut Yılmaz

Başbakan

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Başbakanlıktezkeresini, İçtüzüğün 72 ncimaddesine göre işleme koyacağım. Yalnız,bundan önceki uygulamalarımızda, biliyorsunuz,bu tip tezkerelerde, eğer hükümet kısa biraçıklama yapmak isterse, önce hükümetesöz veriyorduk. Şimdi, kısa bir açıklamayapması için önce Hükümete sözvereceğim, ondan sonra gruplar adına konuşmalaryapılacak ve iki sayın milletvekili de şahıslarıadına konuşacak. Gruplar ve Hükümet adınayapılan konuşmalar 20'şer dakika, şahıslaradına yapılan konuşmalar ise 10'ar dakikadır.

Şimdi, Hükümet, isterse, kısabir açıklama yapabilir. Hükümet açıklamayapmak istiyor mu?

Evvela, Hükümet salonda var mı efendim?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Hükümetyok.

ADALET BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane)- Var efendim.

BAŞKAN - Açıklama yapacak mısınızSayın Bakan?

ADALET BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane)- Hayır efendim.

BAŞKAN - O zaman, bize şu anda intikalettiği kadarıyla, DSP Grubu adına BalıkesirMilletvekili Sayın Tamer Kanber söz istemiştir,başka da herhangi bir söz istemi intikal etmemiştir.

Buyurun Sayın Tamer Kanber. (DSP sıralarındanalkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA TAMER KANBER (Balıkesir) -Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; olağanüstühalin uzatılmasıyla ilgili Hükümet tezkeresihakkında Demokratik Sol Partinin görüşleriniarz etmek üzere huzurunuzdayım; Grubum adına,hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi,olağanüstü hal, tabiî afet ve ağırekonomik bunalım sebebiyle veya şiddet olaylarınınyaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddîşekilde bozulması nedenlerinden dolayı, yurdunbütününde veya belli bir bölgesinde, idareye,belirli süre içerisinde, olağandışıyöntemlerle yönetme yetkisi verilen bir yönetimbiçimidir.

Ülkemizde, Anayasayla kurulan hür demokratikdüzeni, temel hak ve hürriyetleri, ülkenin bölünmezbütünlüğünü ortadan kaldırmayayönelik yaygın şiddet hareketlerinin, bölücüterörün kamu düzenini ciddî bir şekildebozmaya başlaması üzerine, 23 Ekim 1983 tarihinde,Doğu ve Güneydoğu Anadolumuzun bazı illerindeolağanüstü hal ilan edilmişti. Aradan ondörtyıla yakın zaman geçmiş olmasınarağmen, bu bölgede olağanüstü yönetimhâlâ devam ediyor.

Bugün de, 55 inci hükümet, olağanüstühal süresinin dört ay daha uzatılmasını,Yüce Meclisimizden talep etmektedir. Demek ki, geçenondört yıl içinde, olağanüstühalin ilanına sebep olan, ülkenin bölünmezbütünlüğünü ortadan kaldırmayayönelik yaygın şiddet hareketleri, bölücüterör, kamu düzenini ciddî bir şekilde bozmayadevam ediyor; demek ki, ondört yıldır uygulananolağanüstü hal, bir fayda sağlamamış;demek ki, geçmiş hükümetler, bu bölgeninolağan bir şekilde yönetilmesi için gerekentedbirleri alıp uygulamamışlar.

İşbaşına gelen hükümetlerintamamı, belirli aralıklarla, bu bölgedeki olağanüstühal süresinin uzatılmasını talep etmişlerdir.Geriye doğru şöyle bir bakacak olursak, görürüzki, daha önce gelmiş geçmiş tüm hükümetprogramları ile Refahyol Koalisyon Hükümeti Protokolüve Programında, bu bölgede olağan yaşamyönetim tarzına geçilebilmesi için yapılmasıgerektiği söylenen hiçbir iş yapılmamış,tedbir alınmamıştır. Geçmişhükümetlerin yaptığı gibi, bugün55 inci hükümet de aynı gerekçelerle süreninuzatılmasını istemektedir; çünkü,bugüne kadar terörle mücadelenin ekonomik, sosyalve psikolojik boyutu ihmal edilmiş, bu mücadeleyi yürütengüvenlik güçlerimizin başarılarıekonomik ve sosyal tedbirlerle desteklenmemiş, baştabölgenin feodal yapısı ve koruculuk sistemiolmak üzere birkısım uygulamalar, bölücüterörü ortadan kaldırmak şöyle dursun,devamlılık arz edecek hale getirmiştir.

3 Temmuz 1996 günü Türkiye BüyükMillet Meclisine sunulan Refahyol Hükümeti Programında“Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeyaşayan insanlarımıza refah ve huzur getirecekbütün ekonomik ve sosyal tedbirler alınacaktır”deniliyordu; fakat, alınmadı...

Sayın milletvekilleri, eğer bu tedbirlerşimdiye kadar alınmış olsaydı,bu bölgemizde sınırlı yiyecek yardımıyapılırken birbirini ezerek bir somun ekmeğeulaşmak isteyen insanlarımızın yüreklerparçalayıcı açlık görüntüleribizlere utanç veriyor olmazdı. Bu bölgedekiinsanımıza, gençlerimize iş imkânısağlansa, işsizliğe çare bulunsaydı,bölgenin insanları, ülkenin diğer bölgelerindeekmek kapısı aramak için yollara düşüp,doğup büyüdükleri yerleri terk etmezlerdi.

Refahyol Hükümetinin Programında“Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindegüvenlik nedeniyle köylerini terk etmiş vatandaşlarımızıngüvenliği tekrar tesis edilerek, isteyenlerin geriyedönüşlerinin temini ve mağduriyetlerinin giderilmesiiçin her türlü imkân seferber edilecektir”deniliyordu.

Sayın milletvekilleri, hükümet kurulduktansonra, halkımıza her hafta bir müjde verdiğinisöyleyen dönemin başbakanı “köyleriniboşaltmış yüzbinlerce vatandaşımızınköylerine dönmeleri yakında sağlanacaktır”diyordu. Diğer müjdeleri gibi bu söylediğininde gerçek olmadığı zamanla görüldüya da başbakan yardımcısı kendisiniistifaya zorlayarak hükümetin bütün müjdeleriningerçekleşmesini engelledi. Hangisi doğru?!. Hangisidoğru olursa olsun, gerçek tektir; gerekenler yapılmamıştır.

Aynı programda “olağanüstühal, gerekli tedbirler alınarak kaldırılacaktır”deniliyordu. Gerekli görülen yasal düzenlemeleriçin Türkiye Büyük Millet Meclisi olağanüstütoplantıya çağrıldı ve 29 Ağustos1996 tarihinde, İl İdaresi Yasası, TerörleMücadele Yasası, Ateşli Silahlar ve Kimlik BildirmeYasaları çıkarılarak yürürlüğesokuldu. Ekonomik ve sosyal tedbirler alınıp uygulanmadığıgibi, bu yasalarla getirilen düzenlemeler de Refahyol Hükümetinceuygulanıp olağanüstü hal kaldırılmadı.Göreve gelmelerini takip eden aylarda “gerekli önlemleralınıncaya kadar, son kez, Türkiye BüyükMillet Meclisinin, olağanüstü halin süresiniuzatmasını istiyoruz” demişlerdi. Aradangeçen yaklaşık onbir ay gösterdi ki,söyledikleri, vaat ettikleri her şey, adil düzenbalonu gibi boş çıktı. Oysaki, RefahPartisinin muhalefetteyken sözcülüğünüyapanlar, bu kürsüden “biz geleceğiz ve olağanüstühali kaldıracağız; kalkar mı kalkmazmı, bir gün bile devam ettirilir mi ettirilmez mi,onu göstereceğiz” diyorlardı. Geldiler vebir yıla yakın iktidardaydılar; ne olağanüstühali kaldırdılar ne de gerekli ekonomik ve sosyaltedbirleri alıp, sözlerine güvenilirliklerinigösterdiler. Şimdi bu kürsüye gelip “olağanüstühal, Hükümetimiz tarafından gerekli tedbirleralınıp kaldırılmadı” demedürüstlüğünü gösterebileceklermi, göreceğiz.

Sayın milletvekilleri, gerek çok kısaömürlü Anayol gerekse DYP-SHP, DYP-CHP ve gerekseANAP Hükümetleri döneminde de durum farklıdeğildi. Bu nedenle, ben, geriye bakmayı bırakıp,bugünkü durumun ve geleceğin değerlendirmesiniyapmak istiyorum.

Yine herkes tarafından bilindiği gibi,Demokratik Sol Parti, olağanüstü hal uygulamalarınakarşıdır. Bizim için esas olan, olağanhaldir. Demokratik Sol Parti, geçmişte, olağanüstühalin bir an evvel kaldırılması içinyapılması gerekenler konusunda geniş kapsamlıaraştırmalar yapmış, daima çözümönerilerini göstermiş bir parti olmanıngururunu taşımaktadır. (DSP sıralarındanalkışlar) Keşke, geçmiş hükümetlerönerilerimizi dikkate alıp uygulasalardı da,bugün, burada, olağanüstü halin kaldırılmasınıtekrar konuşmasaydık.

Sayın milletvekilleri, Doğu ve GüneydoğuAnadolu'da çok sayıda okul kapalıdır.Açık olan okullarda öğretmen yoktur. Onbinlerceçocuğumuz, gencimiz eğitim alamamaktadır.

Körfez Savaşı ile başlayanambargo ve ekonomik kriz, ağırlaşarak devam etmektedir.

Tarım ve hayvancılık, yok olmatehlikesiyle karşı karşıyadır.

Bir yandan, bölücü terör dışdestekle yıkıcı faaliyetlerine devam ederken,bir yandan da, köy boşaltmaları ve insan haklarıihlalleriyle, ülkemiz, taraf olduğu uluslararasıkuruluşlarda itibar kaybetmiştir.

Devlet, doğurgan yatırımlar yapmadığıgibi, özel girişimciler de özendirilip ekonomiyecanlılık getirilememiş ve işsizliğeçare bulunamamıştır.

Bölgenin feodal yapısı değişmedikçeve koruculuk sistemi bu haliyle devam ettikçe, olağanhalin gelmesi beklenmemelidir. Feodal yapıdan ve koruculuksisteminden çıkarı olanlar, hâlâ,bu yapılanmanın, dış düşmanlarımızave onların desteğindeki bölücü terörörgütü PKK'ya hizmet ettiğini göremeyenlerdir;bunlar, ya diyet borçlarının ya da çıkarlarınınesiridirler; eğer işbirlikçi değilseler,ülkemize ve insanlarımıza verdikleri zararınboyutunu göremiyorlar demektir. Öncelikle, bu yapınındeğişmesinde uzlaşma gerekir.

Aslında, konu, şu veya bu partinin sorumluluğundada değildir. Bu konuda, bütün partilerin ve bütüninsanlarımızın elbirliğiyle çözümaramaları, önerilerde uzlaşmaları gerektiğineinanıyoruz; geçmişteki önerilerimizibunun için yaptık. Şimdi, aynı inançladiyoruz ki; daha hükümet programı TürkiyeBüyük Millet Meclisinde okunmadan, Başbakan Yardımcısıve Devlet Bakanı ile ilgili bakanların, ilk işolarak Güneydoğu Anadolu'ya gidip, sorunları,orada yaşayan insanlarımızla birlikte tespitetmeleri, onlara danışarak, konuşarak, çözümyollarında uzlaşarak işe başlamaları,biz Demokratik Sol Partilileri, Hükümetin bu konudakiuygulamaları yönünde umutlandırmıştır.

Hükümet programında söz edildiğigibi, ulusal bir uzlaşma içinde:

“Terör sorununda güvenlik tedbirlerininyanında, terörün dışkaynaklarıüzerine gidilecek, teröre destek veren ülkelerleolan politikalar değerlendirilecek, terörün dışdesteği, gerek ülke bazında gerek örgütbazında önlenmeye çalışılacaktır.

Güvenlik güçlerinin caydırıcılığınıartırıcı önlemler alınacaktır.

Bölgede iş olanakları artırılacaktır.

Terör ve bölücü eylemlerle mücadele,kesintisiz ve kararlılıkla devam edecek; alınacaktedbirlerle, hukuk içinde kalınmak suretiyle, vatandaşımıztedirgin edilmeyecek, zararları karşılanacaktır.

Güneydoğuda terörle mücadeledeönemli işlevler gören köy koruculuğusisteminin nitelikli elemanlarından uygun görülenlerinzamanla güvenlik güçleri içerisinde, diğerlerininde güvenlik güçleri dışındaistihdam imkânları oluşturulacaktır.

Terörün verdiği zarar halkımızında desteğiyle önlendiğinde, ülkemizin ve bilhassaterörden zarar gören bölgenin gelişme potansiyeliartırılacaktır.

Özel time daha sağlıklı birdüzenleme getirilecektir.”

Demokratik Sol Partinin de içinde bulunduğu55 inci hükümet, olağanüstü hali olağanlaştırmagayretleri yerine, devletin bütün olanaklarını,Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki olumsuz ekonomik vetoplumsal koşulları değiştirmek içinkullanacaktır.

Biz, Demokratik Sol Parti olarak bunları söyleyebiliyoruz;çünkü, Sayın Genel BaşkanımBülent Ecevit'in deyimiyle, feodal yapıya hâkimolanlara bizim diyet borcumuz yoktur. Bütün bunlarıgerçekleştirme niyeti Demokratik Sol Parti önerilerinede uygun olduğu için, Grubumuz, 55 inci hükümetinolağanüstü halin uzatılması tezkeresine,zaman kazanma ve bu uzatmanın olağanüstühalin kaldırılmasına basamak teşkiledeceği düşüncesiyle olumlu oy verecektir.

Sevgi ve saygıyla hepinizi selamlıyorum.(DSP, CHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim SayınKanber.

İkinci söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuadına, Yahya Şimşek arkadaşımızaait.

Buyurun Sayın Şimşek. (CHP sıralarındanalkışlar)

Sayın Şimşek, süreniz 20dakika efendim.

CHP GRUBU ADINA YAHYA ŞİMŞEK (Bursa)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; olağanüstühalin güneydoğuda 9 ilimizde dört ay süreyleyeniden uzatılmasına ilişkin Başbakanlıktezkeresi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşve düşüncelerini açıklamak üzeresöz almış bulunuyorum. Sizleri, şahsımve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Olağanüstü halin bir kez daha uzatılmasıisteği, sayı olarak, benim hafızamda kalmadı;yani, bu kaçıncı uzatma isteği!.. Tabiî,her uzatma isteğinde dikkati çeken husus var ki, oda, bu isteğin “terörün beli kırıldı,çok az bir şey kaldı, onu da halledelim”gerekçesine dayandırılmasıydı;ama, olağanüstü halin dört ay daha uzatılmasıMeclisten çıkınca, o geçen dörtaylık süre içerisinde, o az kalan terörünne yazık ki sonu getirilemedi ve her yeni uzatma gerekçesindeyine aynı şeyler tekrar edildi ve bu kürsüdendile getirildi.

Olağanüstü halin uzatılmasınayönelik, birbuçuk yıldan bu yana, yani parlamenteryaşamım süresi içerisinde, bu kürsüdenyapılan çeşitli konuşmaları izledim;olağanüstü halin uzatılmasına ilişkingerekçeler, biraz evvel dediğim sınırlıgerekçelerdi; ama, uzatılmaması gerekliliğineilişkin gerekçeler de çok farklıydı;yani, uzatılmamasına yönelik gerekçelerçok yönlüydü; bu konu, çeşitliyönleriyle bu kürsüden defalarca dile getirildi.

Bunun, bilmem kaçıncı kez uzatıldığısöylendi. Olağanüstü halin, 18 yıldanbu yana sürekli uygulandığı ve olağanüstühal uygulaması başladığı yıliçinde doğan çocuğun, bugün 18 yaşınagelmiş olmasına rağmen halen olağan dönemletanışmamış olduğu belirtildi.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) -14 yıl...

YAHYA ŞİMŞEK (Devamla) - Olağanüstühalin, Anayasanın 120 nci maddesinde geçici birhal olarak tanımlanmasına karşın, bukadar uzun süredir uygulanmasının, Anayasanınbu maddesinin özüne uygun olmadığı;çünkü, artık, bu halin, geçiciolmaktan çıkıp daimîlik arz ettiğiifade edildi.

Yine, olağanüstü hal bölgesindehalkımızın çektiği sıkıntılarçeşitli defalar anlatıldı; oraya gidenheyetlerin tespitleri bu kürsülerden çeşitlidefalar dile getirildi; ama, her defasında da uzatıldı,uzatıldı ve bugünlere kadar gelindi. Umarımki, biraz evvel Demokratik Sol Partili milletvekili arkadaşımında belirttiği gibi, bu uzatma son uzatma olur.

Değerli arkadaşlar, bugüne kadar olağanüstühalin hep uzatılmasının altında yatangerçek, öyle zannediyorum ki, bugüne kadar yapılanbu mücadelenin, yani, güneydoğudaki terör olaylarınınhep güvenliğe yönelik sorunlar olarak görülmesindenkaynaklanmaktadır. Konu bu yönüyle düşünüldüğünde,hep güvenlik konusuna ağırlık verilmiş,bunun sonunda da, âdeta, bataklığın kurutulmasıbir yana bırakılarak, sineklerin öldürülmesi,yok edilmesiyle yetinilmeye çalışılmıştır.O nedenle de, zannediyorum, bugüne kadar, o çok azkaldı denilen terörün de sonu bir türlügetirilememiştir.

Hükümet programlarına bakıyorum-bu son bir birbuçuk yılda, sanıyorum, üçüncü,dördüncü hükümet- güneydoğuyayönelik sorunların çözümündehükümet programlarında hemen hemen aynısözler ifade edilmiş. Son birkaç tanesine değinmekgerekirse, 53 üncü ve 54 üncü hükümetprogramlarında aynı şeyler söylenmiş,denilmiş ki: “Terör, iç ve dışkaynaklıdır. Terör konusunda Hükümetimiz,hem içeride hem dışarıda etkin mücadeleleregirecektir.”

Bir başka noktada da “korucularındurumu yeniden gözden geçirilerek ıslah edilecek”denilmiş “güvenlik güçlerine gereklieğitim vermek suretiyle oradaki halkımızla güvenlikgüçlerinin barışık olmasısağlanacak” denilmiş ve yine, bir başka noktadada “gerekli yasal düzenlemeler yapıldıktansonra güneydoğuda uygulanmakta olan olağanüstühal tedricen kaldırılacaktır” denilmiştir.

Şimdi, bütün bunlar geride kaldı,55 inci Hükümet Programındaki bir cümlenin,bir paragrafın altını çizmek istiyorum“Güvenlik güçlerimizin cansiparane mücadelesinerağmen, maalesef, olağanüstü hali kaldıracakşartlar oluşmamıştır” denilmektedir.

Demek ki, şimdiye kadar bu kürsüdenHükümetimiz adına açıklamalardabulunan değerli bakanlarımızın o açıklamalarınıtereddütle karşılamak gerekiyor. Ayrıca,o açıklamaların neler olduğunu şöylegözümüzün önüne getirdiğimizde,görüyoruz ki, her olağanüstü halin uzatılmasıylailgili bir sayın bakanımızın buradakikonuşmalarında, tamamıyla istatistikîbilgiler verilmiş “şu sürede yapılanoperasyonlarda şu kadar terörist öldürülmüş,şu kadarı ölü olarak ele geçirilmişveya şu kadar terörist teslim olmuş; bunun yanındada şu kadar şehidimiz olmuştur” denilmiş.

Şimdi, hâlâ teröristler öldürülüyor,hâlâ şehitlerimiz oluyor; ama, bir türlüde sonuç alınamıyor. Ne zaman sonuçalınacağı da belli değil; çünkü,altyapısı hiç hazırlanmamış,orada yaşayan insanların durumu âdeta unutulmuş,kendi kaderlerine terk edilmiş, güneydoğuda yaşanılanolağanüstülük, orada olağan bir halmişgibi kabul edilmiş... Meclisimizde, böylesine önemlibir konu tartışılırken, milletvekiliarkadaşlarımızın da bu konuya gösterdiğiilgiden, bizim de bu konunun üzerinde ne kadar ciddiyetledurduğumuz ortaya çıkmaktadır!

Değerli arkadaşlarım, gününbirinde, inşallah, Güneydoğu Anadolu'da olağanüstühal kaldırılır. Olağanüstühal kaldırıldığı zaman, oradayaşayan insanlarımızın olağan haleçok çabuk konsantre olacaklarını düşünebilmekçok zor olmasa gerek; ama, olağanüstü haleoldukça uzun zamandan beri alışan yöneticilerimiz,olağanüstü hal kalktıktan sonra, olağanduruma nasıl alışacaklarınıda düşünmeden edemiyorum.

Sayın Başkan, değerli üyeler;burada, Hükümet, olayın güvenlik sorunuolarak görülmemesi gerektiğini çok açıkve net bir biçimde, Hükümet Programındaaçıklamış. Bu saptama, tabiî,bizim açımızdan da umut verici bir saptama.Ancak dileğimiz, bu saptamanın gerektirdiği çözümlerin,Güneydoğu Anadolu'da bir an önce başlatılmasınısağlamaktır. Başbakan Yardımcısınınve bazı bakan arkadaşlarımızıngüneydoğuya yaptıkları ziyaretlerde verdiklerimesajı, bu anlamda, mutlu bir olay olarak görüyoruzve umut var bir olay olarak değerlendiriyoruz.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak, elbette ki, bizler,bu verilen vaatlerin bir an evvel yaşama geçirilmesikonusunda, çok ciddî takip içerisinde olacağız.Sorunları çözmek zorundayız, olağanüstühali kendi kaderine terk edemeyiz, orada yaşayan insanlarındurumunu yüreğimizde hissetmek zorundayız. Şimdiyekadar yapılan mücadelelerde çok önemlisonuçlar alındı mutlaka; ama, dediğimizgibi, bu sonuçlar bataklığın kurutulmasınayetmedi, bataklıktan üretilen sineklerle mücadelesonucunu ortaya koydu.

Bu kürsüden, terörle mücadelekonusunda çok iddialı sözler de söylendi“ya bitecek, ya bitecek” denildi; ama, aradan yıllargeçti, hâlâ, teröre yönelik mücadelebitmedi, terörün de sonu alınmadı. Orada,Anadolu insanının çocukları can verdiler,ülke bütünlüğü için elbettekiseverek yaptılar; ama, biz, tespitlerimizi, teşhislerimizidoğru yapalım; artık, o insanların çocuklarınındaha fazla şehit olmalarına da engel olalım,tespitler doğru olsun, o doğru tespitlere yönelikicraatlar, eylemler koyalım ki, elbette ki bir an evvel,artık, bu kanayan yara dursun. Bir taraftan iddialısözler söylerken, Anadolu halkının çocukları,orada, seve seve şehit olurken; ama, o iddialı sözlerisöyleyenlerin çocukları da, kendi evlerininbahçesinde askerlik yaptılar, bunu da hiçunutmamak gerekir. Kendi çocuklarını orayagönderemeyen, göndermeyenlerin, ben, güneydoğudayaşayan insanların acısını,ıstırabını yüreklerinde hissedeceklerinizannetmiyorum. (CHP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli üyeler;elbette ki olağanüstü hal, olağan bir hale geldi,bir noktada da unutuldu gibi; çünkü, ülkedeöylesine olağanüstülükler yaşanıyorki, devlet, neredeyse köstebek yuvasına dönmüş.Bu olağanüstülükler her gün teker tekerortaya çıkınca, gerçekten, olağanüstühal yaşayan güneydoğu bölgemizin de sorunlarıunutuluyor, bir kenara itiliyor. Biz, bu Hükümetin,bu sorunlar üzerine eğileceği umudunu taşıyoruz.Umut ediyoruz, artık, bu sorunlar çözülsün,yetsin, yıllardan beri orada halkımızınçektiği ıstırap son bulsun. Öncelikle,bu yörede evlerini, yurtlarını terk etmişinsanlarımıza ya bir an evvel tazminatlarıödensin veya oradaki güvenlik sorunu bir an evvel çözülerek,bu insanların yerlerine, yurtlarına dönmelerisağlansın.

Sayın Başbakan Yardımcımızıngüneydoğuyu ziyaretinde, orada verdikleri demeci olumlubulduğumuzu belirttim. Örneğin, sınırticaretinin serbest bırakılmasına yönelikdüşüncelerini olumlu buluyoruz. Cumhuriyet HalkPartisi olarak da, bölge halkının yararınayapılacak her olumlu hareketin destekleyicisi ve takipçisiolacağız.

Dediğimiz gibi, güneydoğuyla ilgilisadece bu sorunların çözülmesi de yeterlideğil; elbette ki, güneydoğuyla ilgili ekonomik,sosyal ve demokratik reformların da bir an önce yaşamageçirilmeleri gerekir.

Bu sorun, tüm Türkiye'nin sorunu, sadecegüneydoğuda yaşayan insanların sorunu değil,hepimizi yakından ilgilendiriyor; bir acı hepimizinyüreğini yakıyor. Güneydoğudaki bir belediyebaşkanının sözünü hiçunutmuyorum: “Zannediliyor ki, bu sorunlar sadece bizi ilgilendiriyor;bana göre, bizden daha çok batıdaki insanlarıilgilendiriyor. Nedenine gelince, birçok nedeni var; ama,hepsini bir tarafa bırakalım, bir neden üzerindeduralım. Şahsen benim 11-12 tane çocuğumvar; belki birini, ikisini teröre kurban veririm, onun acısıbeni yakar; ama, batıdaki insanın topu topu ikiçocuğu vardır, onun birini veya ikisini güneydoğudakaybederse o insanın yuvası yıkılır,ocağı söner.” Bunu, çok samimîbir dille, samimî bir duyguyla ifade etmişti ve ben,şu anda bunları ifade ederken, o an duyduğumheyecanı yaşıyorum.

Değerli arkadaşlarım, o nedenle,bu konuda, bataklığın kurutulması konusunda,Türkiye Büyük Millet Meclisi, Hükümet,mutlaka, kendine düşen görevi, sorumluluğu,hükümet programında belirtildiği şekildeyerine getirmeli ve bir an önce de yaşama geçirmelidir.

Biz, güneydoğuda, artık, olağanüstühalin kaldırılmasını istiyoruz. Artıkdiyorum; belki, kelimeyi fazla kullandım. Biz, baştanberi, güneydoğuda olağanüstü halin kaldırılmasındanyanayız; çünkü, eğer, terörlemücadelede denildiği gibi önemli mesafeler alındıysa,önemli yol katedildiyse, geriye az bir şey kaldıysa;gelin, onu da, demokratik sistem içerisinde, normal sistemiçerisinde çözelim. Yani, demokratik sistemin,normal sistemin gücü, geriye kalan terörüçözmeye müsait değil mi; bana göre müsait.Demokrasi, zaten, başlı başına güçlübir rejim; ama, onu, yeterince, yerli yerince, dejenere etmedenkullanabilirsek...

Biz, baştan beri bu tavrımızısürdürdük; bugüne kadar, güneydoğudaolağanüstü halin uzatılmasıyla ilgilitezkerelerde hep ret oyu verdik, uzatılmasındanyana değildik; yine, aynı düşüncemizikoruyoruz. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, elbetteki, yine bugünkü oylamada, Güneydoğu Anadoludaolağanüstü halin uzatılmasına retoyu vereceğiz; ama, biraz evvel de söylediğim gibi,Hükümetin, bu konuda gerek güneydoğu halkınagerekse hükümet programında güneydoğuyayönelik, eylemlerinin yaşama geçirilmesi konusundadikkatliyiz; takipçisi olacağız ve bu konudakiçalışmalarında da destek vereceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle, YüceMeclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve ANAP sıralarındanalkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim SayınŞimşek.

Söz sırası, DYP Grubu adına,Sayın Mustafa Kemal Aykurt'ta.

Buyurun efendim.

Sayın Aykurt, süreniz 20 dakika.

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) -Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; olağanüstühalin dört ay daha uzatılmasına dair hükümettezkeresi üzerinde görüşlerimizi arz etmeküzere huzurlarınıza geldim; konuşmamabaşlamadan evvel, şahsım ve Grubum adına,Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Olağanüstü hal uygulaması, yanılmıyorsam,bugüne kadar 42 defa uzatılmış, uzatmayadair görüşmelerin tümünde sosyaldemokratpartiler hep ret oyu vermişlerdir, 42 defa ret oyu vermişlerdir.

Bundan evvel, yani, 26.3.1997 günü yapılanOlağanüstü Halin uzatılmasına dairmüzakerelerde DSP sözcüsü Sayın ŞükrüSina Gürel grubu adına yaptığı konuşmada“olağanüstü halin uygulamaya sokulmasıiçin kabul edilen Olağanüstü Hal YasasıMeclisten geçtiği gün doğan bir çocukbugün 14 yaşındadır. Demek ki, bu illerimizdedoğan çocuklarımız, 14 yaşınagelmiş bu gençlerimiz henüz olağan bir halletanışmaya, olağan bir hali tanımaya, görmeyefırsat bulmadan büyümüşlerdir buyuruyor.“Olağanüstü halin uzatılmasınıncılkı çıkmış; ama, birtürlü bu olağanüstü hali normalleştiremiyoruz.Demek ki, olağanüstü hal uygulamaları şimdiyekadar beklenen faydayı sağlayamamıştır.Sayın Genel Başkanım Bülent Ecevit'indeyimiyle, feodal bir yapıya hâkim olanlara bizimdiyet borcumuz yoktur. Bütün bu neden ve gerekçelerleDemokratik Sol Parti Grubu olarak olağanüstü haluygulamasının yeniden uzatılmasındabir yarar görmediğimizi belirtiriz” demektedir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşanSayın Yahya Şimşek de -biraz evvel de konuştular-geçen müzakerelerde bugünkü konuşmalarıaşağı yukarı tekrarlamışve bugün de aynı kararını YüceHeyetinize ifade etmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi Grubununkararında bir değişiklik yoktur; görüşlerinesaygı duyuyorum.

Anavatan Grubu adına konuşan SayınMustafa Balcılar da “artık olağanüstühalin esprisi kalmamıştır. Olağanüstühalin, şu andaki iktidar partilerinin de daha evvelki taahhütleridoğrultusunda, Anavatan Partisinin de ifade ettiği altyapıylailgili kanunların çıkarılmışolması dolayısıyla terörle mücadeledebir boşluk olması da söz konusu olmadığından,Anavatan olarak bugün olağanüstü halin devamınıngerekmediği, gerekliliğin ortadan kalktığıinancıyla bu süre uzatma tezkeresine ret oyu vereceğimizi...”şeklinde görüşlerini ifade etmişlerdir.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Siz ne dediniz?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Sayın milletvekilleri,demek oluyor ki, hem Anavatan Partisinin hem de Demokratik SolPartinin gerçeği görebilmeleri için iktidarolmaları lazımmış.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Ne alakasıvar... Ne alakası var... Kredi vereceksiniz!..

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Hayretsinyani.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Şimdi, herkesesoruyorum, iktidar olmanızdan dolayı mı busüreyi uzatıyorsunuz, yoksa majestelerinin verdiğitalimata uyarak bu süreyi uzatmak mı istiyorsunuz;herkese sormak istiyorum.(DYP sıralarından alkışlar)

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Ne alakasıvar... Ne alakası var...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - 42 defa görüşülmüş,bakın elimde liste...

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Majeste kim,majesteyi bir açıklar mısınız?

HİKMET AYDIN (Çanakkale) - Çokağır bir laf bu Meclis için.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - 42 defa görüşülmüş,42 defa ret oyu vermişsiniz...

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Majesteyi biraçıklar mısınız?

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sözünügeri aldırın...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Şimdi, 43üncü görüşmede...

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Şu majesteyibir açıklar mısınız?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - ...43 üncügörüşmede, bu tezkereyi Meclisin önünegetirmişsiniz.

METİN ŞAHİN (Antalya) - Kendigörüşünü söyle; kendi görüşünne?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Aslında ben,Demokratik Sol Parti için bunu memnuniyetle karşılamakistiyorum; bir gelişme, bir merhale sayıyorum, onuda ifade edeyim.

METİN ŞAHİN (Antalya) - Majesteyiaçıklayın lütfen.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - SayınBaşkan, majeste kimdir?..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Sayın Başkan,sayın milletvekilleri...

BAŞKAN - Efendim, bir dakika, lütfen otururmusunuz...

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Bu, Meclisehakarettir.

BAŞKAN - Efendim, bir dakika sözünütamamlasın...

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) - Yoksa Çiller'imi kastediyor?..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Dün bu kürsüdeokunan Hükümet programı ve bu programda yer alangüneydoğu sorunları ve terörle ilgili başlıklarabaktığımız zaman, bu Hükümetprogramının her sayfasının DemokratikSol Partinin bir seçim bildirgesi olduğunu görüyoruz.

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) - Gurur duymalısın!

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bu programda AnavatanPartisi yok. Anavatan Partisinin ilkeleri, umdeleri, fikirleribu programda yok.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Olağanüstühali anlat lütfen.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Oraya geleceğim,oradaki başlıklar da öyle.

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) - Konularısaptırma, gerçekleri konuş.

BAŞKAN - Efendim, müdahale etmeyin, ricaediyorum.

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) - Konuyla nealakası var bütün bunların?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Değerli arkadaşlarım,programın güneydoğuya yönelik politikalarbölümünde bakınız ne yazıyor:“Güneydoğu Anadolu'nun sorunları aslındaetnik nedenlerden değil, coğrafî, sosyal ve ekonomiknedenlerden, bölgenin feodal yapısından...”

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Ne güzel...Onlar gerçekler.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Size uygun, sizintabiriniz.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) -Nedir yanlışolan?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - İştebeni teyit ediyorsunuz.

“...ve dış tertip ve tahriklerdenkaynaklanmıştır.” Terörle mücadelebölümünde ise “güvenlik güçlerimizincansiparane mücadelesine rağmen, maalesef, olağanüstühali kaldıracak şartlar oluşmamıştır”ifadesine yer verilmektedir...

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Oluşturamadınızki!..

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) - Bilmiyorsunuzgüneydoğuyu!

BAŞKAN - Efendim, müdahale etmeyiniz;rica ediyorum, sükunetle dinleyiniz.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Ama, bize hitapediyor Sayın Başkan.

BAŞKAN - Böyle müzakere şekliolur mu?..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Şimdi, buHükümet tezkeresiyle görmekteyiz ki, kurulduğundanbugüne kadar olağanüstü hale ve bunun uygulamalarınakarşı çıkanlar, bugün, olağanüstühalin 9 ilde uzatılması teklifini Yüce Meclisinönüne getirebilmişlerdir...

BAYRAM FIRAT DAYANIKLI (Tekirdağ) - O, sizinbeceriksizliğinizden.

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) - Beceremediniz!..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Doğru Yol Partisi-demin ifade ettim- bunu, sosyal demokrat parti açısındanmüspet bir gelişme saymaktadır. Çok şükür...Allah neler gösterecek görüyorsunuz; 42 defa reddetmişsiniz,bugün önümüze getirmişsiniz, imzalamışsınız,yeniden süre uzatımı istiyorsunuz...

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Sayenizde...

İBRAHİM YAVUZ BİLDİK(Adana) - Size aittir...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bu çelişkiyi,bu kürsüden, Yüce Türk Milletinin dikkatlerinearz etmek istiyorum. İşte tanıyın kendinizi...

Sayın milletvekilleri, güneydoğuolaylarını, sadece sosyal ve ekonomik sebeplere,kalkınmamışlığa, eğitimsizliğeve Kürt kimliğine göre yorumlamak fevkalade yanlıştır.Eğer böyle olsaydı, bu doğru olsaydı,kundaktaki bebekler, 80 yaşını aşmışyaşlı insanlar ve ayrıca Kürt olan buinsanlar, PKK örgütünce katledilmezlerdi; eğerböyle olsaydı, bölgeye ışıkve medeniyet götüren öğretmenlerimiz dağlarakaçırılıp, hunharca kurşunlanmazlardı;eğer böyle olsaydı, eğitim yuvalarıokullarımız ateşe verilmezdi; eğer böyleolsaydı, bölgeye hizmet götüren hizmet araçlarıtahrip edilmezdi, hizmet elemanları katledilmezdi. PKKterörünün bize göre tek amacı ve tekhedefi vardır -ikincisi yok, tek- o da, ülkemizinbölünmez bütünlüğünü bozmakve bu topraklar üzerinde ayrı bir devlet kurmaktır.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Günaydın...Günaydın...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Tek hedef budur.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Daha yeni mi öğrendin?!.Günaydın...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bölücüeşkıyanın, bundan başka hiçbiramacı, hiçbir hedefi yoktur. Bu tespitte ittifaketmediğimiz müddetçe, bu soruna çare bulmakve güneydoğudaki yangını söndürmekmümkün değildir. Burada, ittifak etmemiz lazım.Eğer, siz, güneydoğu olaylarına başkaperspektiften bakarsanız, bunların sebebini -yukarıdaifade ettiğimiz gibi- ekonomik ve sosyal nedenlere, kalkınmamışlığa,eğitimsizliğe, Kürt kimliğine ve Kürt kültürünebağlar ve soruna demokratik ve insan hakları yönündenbakarsanız, geçmişte olduğu gibi, siyasalçözüm gibi fevkalade tehlikeli çözümlerönerirseniz, bugün, şikâyetçi olduğumuzgüneydoğu sorunları büyüyerek ve katlanarakönümüze gelir.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Altı senedirneredeydiniz?..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Değerli milletvekilleri,mesele, çok boyutlu ve çok hassas bir konudur.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Günaydın...

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) - Günaydın...Ancak uyandı...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Dün, aynıittifak içerisinde olduğumuz devletler, kendileriyleikili anlaşma yaptığımız, bu dostbildiğimiz devletler, çok yakın zamana kadar,PKK terör örgütünü bir terör örgütüolarak kabul etmemişlerdir.

AYHAN GÜREL (Samsun) - Kabul ettiremediniz...

M. HADİ DİLEKÇİ (Kastamonu)- Neredeydiniz bu zamana kadar?..

BAŞKAN - Arkadaşlar, müdahale etmeyiniz.

AYHAN GÜREL(Samsun) - İktidar olarak...

BAŞKAN - Rica ediyorum efendim...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Hatta, kendi topraklarında,bunlara, maddî imkân verilerek...

AYHAN GÜREL (Samsun) - Ortağına kabulettiremedi, ortağına...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - ... dernekler vecemiyetler kurularak bu dernekler himaye edile gelmiştir.

HASAN GÜLAY (Manisa) - Ortağına bakortağına.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Destek verin!

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Alınan hertürlü tedbirlere rağmen, terör olaylarıtümüyle ortadan kalkmış değildir. Busebeple, mücadelenin, hedefine varıncaya kadar devametmesi, olağanüstü uygulamalarla ve büyükbir kararlılıkla, devletimizi hedef alan bu fitneninortadan kaldırılması için, devletimizinbütün gücüyle ve imkânlarıylaseferber edilme lüzumuna inanıyoruz.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Desteğinize devam...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Evet ve bunun içinde bu tezkereye müspet oy vereceğiz; vereceğiz, çünkü,devlet bizim devletimizdir. Sorumluluk bilinci, bunu, bize böyleemretmektedir.

KADİR BOZKURT (Sinop) - Dün vermeyenlerbugün niye verecekler?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Onu arz ettim, sebebiniarz ettim arkadaşlarıma ve müspet gelişmesaydım.

Biz, böylece, bu tezkereye müspet oy vermeklehem vicdanımızın sesine hem de muhalefetolma sorumluluğunun bilincine uyarak, örnek bir muhalefetde sergilemekteyiz.

Ben, bu düşüncelerle bu tezkereyemüspet oy vereceğimizi ifade ediyor, Yüce Heyetinizitekrar şahsım ve Grubum adına saygıylaselamlıyorum. (DYP, ANAP ve DSP sıralarındanalkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim SayınAykurt.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - SayınBaşkan, majestelerini, açıklasın...

BAŞKAN - Efendim, herkesin bir majestesi var.Yani ne yapacaksınız şimdi?.. (DSP sıralarındangürültüler)

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Kimi kastediyorsunuzaçıklar mısınız?

BAŞKAN - Onun için...

Sayın Aykurt, tamam. Lütfen... Siz gidermisiniz.

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) - SayınBaşkan...

BAŞKAN - Sayın hocam, neyse, olayıkapattık sayılır.

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) - Hayır...

Sayın Başkan, merak ediyorum, acaba,sayın konuşmacının majestesi RefahyolunBaşbakanı Sayın Erbakan mı, yoksa SayınÇiller mi?

BAŞKAN - Neyse, sayın hocam... Sizekonuşma hakkı vermedim. Ben açıkladım.Rica ediyorum...

ANAP Grubu adına, Sayın Mehmet Keçeciler;buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Keçeciler, süreniz 20 dakika.

ANAP GRUBU ADINA MEHMET KEÇECİLER (Konya)- Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri;30 Temmuz 1997 tarihinde sona erecek olan ve 9 ilimizde uygulanmaktabulunan olağanüstü halin dört ay süreyleuzatılması için 55 inci Hükümetinsunduğu tezkereyle ilgili, Anavatan Partisi Grubunun görüşleriniarz ve ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum;bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.(ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, olağanüstühal, 19 Temmuz 1987'de uygulamaya konulmuş ve o gündenbu yana 30 defa Yüce Meclis tarafından uzatılmıştır.

17 nci Yasama döneminde de, sıkıyönetim,o bölgede, 12 defa Yüce Meclis tarafından uzatılmıştır.Böylece verilen rakamları düzeltelim. Bazıarkadaşlar “42” ifadesini kullandılar.“42” ifadesinin içerisinde, 12 defa sıkıyönetimuzatılması, 30 defa da olağanüstühal uzatılması söz konusudur ve bütünbunlar, görüldüğü gibi, bölgede,uzunca bir süreden beri, olağan dışıbir yönetim tarzının uygulandığınıgöstermektedir.

Zaten 1983'ten önce de, bütün Türkiye'desıkıyönetim olduğu için, uzatmasöz konusu değildi. 1980'den evvel de, bu yörelerde,bu yöredeki bazı illerde yine sıkıyönetimvardı. Dolayısıyla, yöre, onsekiz yıldanberi, arkadaşlarımızın da ifade ettiğigibi, sıkıyönetimle, olağanüstühalle idare edilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, eğer izninizolursa, bugünkü değerlendirmede ben “iktidardaykenşöyle yaptınız, muhalefetteyken şusözü söylediniz” gibi değerlendirmeleripek faydalı görmüyorum; çünkü,Türkiye Cumhuriyetinin, cumhuriyet tarihinde karşılaştığıen ciddî sorunla karşı karşıyayızve bu mesele, her şeyden önemlisi, siyasî yaklaşımlarınüzerinde, bir devlet politikası olarak, bir topyekûnmücadele tarzı olarak ortaya konulması gerekenbir mücadeledir. O günden bu yana -yani, 1980'den buyana- görev alan bütün iktidarlar, yöredeolağandışı bir yönetim tarzıbenimsemişler ve Yüce Meclisten de uzatma talep etmişler;iktidarlar, bu uzatma talebine destek vermişler; neticeitibariyle de uzatılıp gelmiştir.

Sayın Doğru Yol Partisi sözcüsününbir ifadesini düzeltmek istiyorum. Anavatan Partisi Grubuolarak biz, muhalefet sıralarında oturduğumuzdönemlerde, 1995 yılına kadar, olağanüstühalin uzatılması lehinde, şu Mecliste oy verdik.Benim, o dönemde de milletvekili olan Keçeciler olarakverdiğim oylar vardır, Anavatan Partisi Grubunun verdiğioylar vardır; biz, o dönemde de olağanüstühalin uzatılması istikametinde -DYP iktidardayken-oy verdik; onu, özellikle tashih ediyorum. Kaldıki, o dönemde, SHP'li arkadaşlar da olağanüstühalin uzatılması için oy vermişlerdi.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Ben, geçenseferkini söyledim.

MEHMET KEÇECİLER (Devamla) - Değerlimilletvekilleri, bunları uzun uzun anlatmak yerine, meseleninözüne inerek tahlil etmek gerektiği kanaatini taşıyorum.

Bir kere, Türkiye, bölücü terörlekarşı karşıya kalmış birülkedir. Hiçbir ülke, teröre, şiddete,baskıya taviz veremez. Her ülke gibi, Türkiye'ninde terörle mücadele etme hakkı vardır;bu hak tartışılamaz. Her devlet, ülkesininsınırlarını, toprak bütünlüğünükoruma hakkına sahiptir, Türkiye Cumhuriyeti Devletide bu hakka sahiptir ve ülkesini, toprak bütünlüğünükorurken, kendisine vaki silahlı saldırılarasilahla cevap verme hakkı da vardır; yani, dünyanınhiçbir ülkesinde silahla saldıran teröristesilahsız cevap verilmez, silahla cevap verilir. Dünyanınen demokratik ülkesinde de bu böyledir. Eğer teröristesilahla cevap vermezseniz, onun silahıyla ona cevap vermeimkânınız olmazsa, hayat hakkını,temel hak ve hürriyetleri, ülkenin bölünmezliğinikoruyamama durumuyla karşı karşıya kalırsınızki, devlet olma özelliğini kaybedersiniz. Devlet olmanınbirinci şartı, ülkede huzur ve asayişi,can ve mal güvenliğini sağlamaktır ve bununiçin, herhangi bir bölgenin tefrik edilmesi düşünülemez.

O halde, şunu açıklıklaortaya koymalıyız: Elbette ki silahla mücadeleeden teröriste karşı, devlet usullleriyle, hukukunkaideleri içerisinde silahla cevap vereceksiniz; yoksa,Kuyucu Murat Paşa metoduyla değil; ama, mutlaka silahkullanmanız icap ettiği takdirde ikaz edeceksiniz “silahınıbırak” diyeceksiniz.

Bu ikazlar her gün yapılmaktadır,bu ikazlar her gün devlet görevlileri tarafındanyapılmaktadır. Buna rağmen, silahınıbırakmayıp gelip köyü, kasabayıbasan, çoluk çocuk demeden, kadın, ihtiyardemeden insanları öldürenlere elbette ki gülatacak değiliz. Elbette ki, bu devlet, o silahlı çeteleribulunduğu yerde tesirsiz hale getirecek her türlütedbiri alacaktır. Bu, hukukun içerisinde mevcutolan bir haktır; yani, devlet olma hakkınıngereğidir. Dolayısıyla, biz, teröristlesilahlı mücadele yaptığımıziçin, acaba, hukukun üstünlüğüneinanan, insan haklarını savunan devlet niteliğimizdenzaafa mı uğrarız diye tereddüte kapılmayahiç gerek yoktur. Hem insan haklarına saygılı,hem hukukun üstünlüğüne inanan demokratikdevletler, teröristle mücadele ederken, gerektiğizaman, zor ve şiddet kullanırlar, silahlımücadele yaparlar. Bu, devlet olmanın önemlivasıflarından bir tanesidir. Aksi takdirde, vatandaşınızı,köyünde koruyamadıktan sonra, çoluğunuçocuğunu muhafaza edemedikten sonra, can güvenliğini,mal emniyetini sağlayamadıktan sonra, siz “insanhaklarına saygılıyız, hukukun üstünlüğüneinanan devletiz” gibi birtakım davranışlarıniçerisine girerseniz, kendi kendinizi yanıltmışolursunuz.

Bir kere şunu tespit edelim: PKK nedir; PKK,bir terör örgütüdür efendim; bunda, hepberaber müttefik olalım. Bunda ihtilaf içerisindeolan bir arkadaşımızın, bu YüceHeyetin içerisinde olduğunu katiyen varsaymıyorumve inanmıyorum. Hepimiz buna inanıyoruz. PKK birterör örgütü ise, teröristle nasılmücadele edilirse, ona göre mücadele etmek gerekir.Doğrudur; yapılan işlem doğrudur.

Burada, bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum:Değerli arkadaşlarım, uluslararası hukukunhangi metnine bakarsanız bakın -ister İnsanHakları Sözleşmesine bakın ister AGİKSözleşmesine bakın ister Paris Şartınabakın, nereye bakarsanız bakın- hiçbirdevlet, teröre yardım ve yataklık edemez, hiçbirülkenin böyle bir hakkı yoktur. Ama, uluslararasıhukuk belgelerine yazılan kâğıt üzerindekibu güzel kaideler, maalesef, tatbikatta çok değişikbir planda uygulanmaktadır. Biz, PKK terör örgütünü,terör örgütü olarak bütün dünyayakabul ettirmeye mecburuz; evvela, yanı başımızdakikomşulara... Eğer bu örgütün hakkındangelmek istiyorsak, mutlaka, bu örgüte yardımve yataklık eden Suriye'yle, Yunanistan'la ve İran'laçok daha ciddî konuşmalar yapmak mecburiyetindeyiz;inşallah, 55 inci Hükümetten beklediğimizhususlardan birisi bu olmalıdır. Suriye'nin verdiğidestek açıktır; yıllardan beri, terörörgütünün başını oradamuhafaza etmektedir. Adresine varıncaya kadar biliyoruz,çekilmiş video kasetlerini, fotoğraflarınıgösteriyoruz, buna rağmen “bizim ülkemizdeyoktur” diye inkârlarını da görmezliktengeliyoruz; bu kadar kolay değil bu iş; Türkiye'yeçok pahalıya mal olmaktadır. Türkiyebu meselenin üzerine çok daha ciddî biçimdegidebilir, bu imkânları vardır, bu potansiyelivardır; Hükümetimizden beklediğimiz, Türkiye'ninbu potansiyelini kullanmasıdır.

Değerli arkadaşlarım, bugünekadar, olağanüstü hal uygulanan bölgede hiçbirşey yapılmamıştır şeklindekiifadeler de doğru değildir. Aslında, yapılanlarıyeterli bulmamakla beraber, hafızalarınızıtazelemek bakımından, yapılan bazıişleri kısaca hatıralarınızagetirmek ve sizlere sunmak istiyorum: Bir kere, bu bölgelerdesıkıyönetim uygulanıyordu biraz evvelsöylediğim gibi; 1987'den itibaren, yine anayasal birkurum olan ve daha yumuşak bir idare tarzı bulunanolağanüstü hale geçildi. OlağanüstüHal Bölge Valiliği, Jandarma Asayiş BölgeKomutanlığı, geçici köy koruculuğu,özel tim kuruldu ve geliştirildi -bugün dejenerasyonauğrayan tarafları var, daha sonra onları söyleyeceğim;düzeltilmesi, ıslah edilmesi gereken taraflarıvar- ayrıca, Savunma Sanayii Müsteşarlığıkuruldu, Savunma Sanayii Fonu ihdas edildi ve bu fon aracılığıyla,Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonu içinçok önemli kaynaklar transfer edildi. Sekiz yıllıkiktidarımız döneminde, bu memlekette satılan1 000 liralık benzinden 261 lira Savunma Sanayii Fonunapara kesildi; bunu sağlayabilmek için gerektiğindezamlar yapıldı, siyasî faturası ödendi,tarafımızdan ödendi; ama, Türk SilahlıKuvvetlerinin modernizasyonu için de çok önemlikaynaklar transfer edildi. F-16 projesinin gerçekleştirilmesinde,tank modernizasyonunda, zırhlı kariyer araçlarınınyapımında, helikopter alımında, Unimakaraçlarıyla eski araçların değiştirilmesinde,hep, bizim, siyasî faturasını ödediğimizfondan sağlanan kaynaklar kullanıldı.

Sadece bununla kalınmadı; yasal tedbirleralındı. Terörle Mücadele Kanunu çıkarıldı,Pişmanlık Kanunu çıkarıldı;Türk Ceza Kanununun 141, 142 ve 163 üncü maddelerikaldırıldı; ayrıca, bölgede çokyanlış uygulamalara sebep olan 2932 sayılıKürtçenin konuşulmasını yasaklayankanun kaldırıldı ve mesele, yumuşatılmaya,bölgeye barış ve huzur getirilmeye çalışıldı.

O bölgenin ekonomik kalkınmasıiçin, bölgedeki bütün iller, kalkınmadabirinci derecede öncelikli il sayıldı. Türkiye'dene teşvik varsa, Türkiye'nin herhangi bir bölgesindehangi teşvik uygulanıyorsa, o bölgede en azamîsininuygulanmasını sağlayacak tedbirler getirildi;ama, bunlar işledi mi; onu biraz sonra arz edeceğim.Arzu ettiğimiz sonuçları alabilmiş değiliz;ama, şunu söyleyeyim: 1984'te, o dönemin Başbakanırahmetli Özal ile birlikte Diyarbakır Valiliğindealdığımız bir brifingi hatırlıyorum-brifingin notları burada, o zaman, Diyarbakır Valisi“Diyarbakır'daki köylerin sadece yüzde 21'indeelektrik var, sadece yüzde 13'ünde içmesuyu var”diyordu. Bugün, bu rakamlar yüzde 97'ye çıkmıştır;bugün, bu rakamlar yüzde 62'ye çıkmıştır,ilk defa orada uygulanmıştır. Bakın,söylüyorum; rahmetli Turgut Bey Malatyalıydı;Diyarbakır'ın elektrifikasyon işi de, köytelefonu işi de, Malatya'dan evvel bitmiştir. O bölgedekibütün vilayetlerin telefon ve elektrik işleri,diğer vilayetlerden önce bitmiştir. Niçin;çünkü, şöyle bir menfi propaganda,maalesef, yayılmış; bazı saf aydınlarımızda bunu benimsemişlerdi: Bu bölge, Türkiye CumhuriyetiHükümetleri tarafından bililtizam, isteyerek,bilerek geri bırakılmış gibi birtakımyanlış propagandalar vardı. Bu reklamıellerinden alabilmek için, o bölgenin altyapıeksikliğini gidermek mahiyetinde çok ciddî, süratliyatırımlar yapılmıştır;kısmen bu propagandanın önüne geçilmiştir;ama, değerli arkadaşlarım, şunu hemen ifadeedeyim ki, o bölgede görülen terörün,böyle kalkınmışlığıngeri kalmasıyla falan da alakası yoktur. Ben, Türkiye'nin80 ilini ilçeleriyle beraber gezmiş bir kardeşiniz,bir arkadaşınızım; isteyen arkadaşıma,tereddütü olan arkadaşıma ispata hazırım.Gerek İç Anadolu'da gerek Ege Bölgesinde gerekKaradeniz'de gerek Akdeniz'de gerekse Trakya'da, GüneydoğuAnadolu'da yer alan birçok köyden çok dahageri, altyapısı noksan şartlarda köylerimizvardır. Dolayısıyla, sakın ola, bureklama, bu propagandaya hiçbirimiz inanmamalıyız.Yani, elden gelen imkânlarla gereken yardım yapılmıştır;ama, bugün, güneydoğuda halledilmesi gereken meseleyok mu; var, hem de nasıl var. Kimlik meselelerinden falanevvela onları halletmemiz lazım, hiç onlarlauğraşmaya gerek yok. Bugün, güneydoğudakiterör, oradaki ekonomik hayatı çok ciddîboyutta sarsmaya başlamıştır. Hemenmisal vereyim: Van'da veya Diyarbakır'da veya Şırnak'tabuzdolabı satıcısısınız,firma size veresiye mal vermez; Aydın'a verir, Tokat'averir, Konya'ya verir, başka vilayetlere verir; ama, o bölgedekikendi bayiine veresiye mal vermez. Malını naklederkenhiçbir sigorta şirketi sigortalamaz. O bölgedekigayrimenkulleri hiçbir banka -devlet bankaları dadahil- ipotek olarak veya rehin olarak almaz. Değerli arkadaşlarım,oradaki ekonomik hayat devam edebilir mi? Ne hakkımızvar?.. Devlet olarak, evvela bunları çözmemizlazım. Yani, kimlik meselesiyle falan uğraşıncayakadar evvela şu günlük hayatta karşıkarşıya kaldığımız çokciddî sorunlar var. Van'daki esnaf, tüccar çıkıyor,bana diyor ki “ Bizim ne günahımız var.Diğer vilayetlerdeki bayilerine mal verirken kredili veriyor;bana peşin satıyor. Malımı buraya naklederkenhiçbir sigorta şirketi sigortalamıyor; binamısigortalamıyor.” Herhangi bir yangın, ve sairafetlere karşı olursa her yerde sigortaladıklarıbinaları, orada “hayır” diyorlar, sigortalamıyorlar.Hiçbir sigorta hizmeti yok; sadece teröre karşısigortalamasalar haydi aklım erecek. Devletin resmîsigorta şirketi de sigortalamıyor.

Değerli arkadaşlarım, elbette ki,burada iktisadî hayat gelişmez. Hayvancılıkyapılacak, meraya hayvanı çıkarmakyasak. Peki, ahır hayvancılığıyapayım; kredi ver; kredi yok, plasman yok; böyleolmaz. Bunlara tedbir almak lazım. Bunlara tedbiri 55 inciHükümetimizden bekliyoruz. İnşallah, ilkfırsatta bunların alınması gerekir,yapılması gerekir.

BAŞKAN - Sayın Keçeciler, 1 dakikanızvar.

MEHMET KEÇECİLER (Devamla) - Hementoparlıyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, olağanüstühaldeki terörle mücadeleyi zaafa uğratmadan olağanüstühale bir şekil düşünmeliyiz. Hükümetingetirmiş olduğu bu tezkere, bir ölçüde“devletin devamlılığı” ilkesinesadakat olarak getirilmiş bir tezkeredir; yani, bu tezkereninMillî Güvenlik Kurulundaki görüşmeleri54 üncü Hükümet tarafından yapılmış;55 inci Hükümet, bunu hazırında bulmuşve tezkereyi imzalayıp, bir hukukî boşluk meydanagelmesin diye huzurumuza göndermiş. Devletin devamlılığıilkesine sadık kalacaksak, bütün partilerin müşterekoylarıyla buradan bu tezkereyi geçirmemiz gerekmektedir.Yoksa, siz muhalefetteyken şöyle dediydiniz, iktidardaykenböyle yaptıydınız tartışmaları,bana göre, zait tartışmalardır.

Muhakkak köy koruculuğuna bir şekilvermek lazım; yeniden düzenlemek lazım. Zira,kurulduğunda mantığı doğruydu; bölgehalkının güvenliğe iştirakini sağlıyordu;ama, bugün, pek çok şikâyetlerin sebebihaline gelmiştir; geçiciydi zaten.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son sözlerinizi söyler misinizefendim.

MEHMET KEÇEÇİLER (Devamla) -1 dakika daha verirseniz, tamamlıyorum Sayın Başkanım.

NECMİ HOŞVER (Bolu) - “Hayır”mı diyorsunuz “evet” mi diyorsunuz?

MEHMET KEÇEÇİLER (Devamla) -Geçici olan köy koruculuğu 14 seneden beri uygulanırhale gelmiş; bunlar düzeltilmelidir.

Değerli arkadaşlarım, şunuhemen ifade edeyim: Bu bölgedeki sıkıntılarıortadan kaldırabilmek açısından, birhukukî boşluğa düşmemek açısından,Hükümet tezkeresine Anavatan Partisi Grubu olarak müspet,olumlu rey vereceğiz; çünkü, buna ihtiyacımızvar. Hükümetimiz, kendisinden evvelki, 54 üncüHükümetin değerlendirmelerine katılarak butezkereyi buraya göndermişlerdir. Bu tezkereyi müspetşekilde değerlendirdiğimizi ifade ediyorum. İnşallah,olağanüstü halin yeni bir veçheye kavuşturulmasıda, Anavatan Partisinin hükümete ortak olduğu dönemdegerçekleşecektir.

Bu duygu ve düşüncelerle, YüceHeyetinize saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarındanalkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim SayınKeçeciler.

Sayın milletvekilleri, gruplar adınabaşka söz isteyen yok.

Sayın Hükümet, konuşacak mısınızefendim?

İÇİŞLERİ BAKANIMURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - KonuşacağımSayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkan,Refah Partisi adına ben konuşacağım.

BAŞKAN - Bize bir talep gelmedi.

Var mı grup başkanvekilleriniz? Yoksa...

ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) - SayınBakan davet edildikten sonra, böyle bir usul var mı?

BAŞKAN - O zaman, Hükümet gelsin.

Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 20 dakika efendim.

İÇİŞLERİ BAKANIMURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - SayınBaşkan, sayın milletvekilleri; olağanüstühal uygulamasının 30 Temmuzdan itibaren dörtay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlıktezkeresi üzerinde Hükümetimizin görüşleriniarz etmek üzere söz almış bulunmaktayım;bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.Ayrıca, bu görüşmelerde görüşleriniifade ederek değerli ikazlarda ve katkılarda bulunanbütün gruplarımıza ve sayın sözcülerinede teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, demokrasiyi benimsemişülkelerde anayasal bir kurum da olsa, ülkenin bellibir bölümünün ve orada yaşayan vatandaşlarımızınuzun bir süre olağandışı yönetimlerleyönetilmesini tasvip etmek pek mümkün değildir.Bu, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de böyledir;bizden önceki hükümetler ve 55 inci CumhuriyetHükümeti de aynı görüşü,aynı inancı paylaşmaktadır. Bu, hiçbirzaman bizim arzuladığımız, bizim tercihimizolan bir keyfiyet bir zaruret değildir. Bizim arzumuz odurki, ülkemizin en ücra köşesinde, her tarafındainsanlarımız, bütün demokratik hak veözgürlüklerden istifade etsinler; insan olmanıngereği, kendilerine tanınan bütün özgürlüklerden,bütün hak ve imkânlardan faydalansınlar.Ancak, hepinizin de bildiği gibi ve Yüce Parlamentomuzdada oluşmuş olan bir konsensüs gereği, ülkemizdeyaşanan şartlar, özellikle, ülkemizin bölünmezbütünlüğüne yönelmiş bölücüterör örgütü karşısında,1987 yılında sıkıyönetimin sonbulmasıyla olağanüstü hal ihdas edilmişve bugüne kadar, çeşitli hükümetlertarafından 30 kez uzatılması talebiyle Parlamentohuzuruna getirilmiş bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bugünkü durumitibariyle bilgi arz etmem gerekirse, memnuniyetle ifade etmekgerekir ki, bölücü terör örgütününeylemleri büyük ölçüde kontrol altınaalınmış, alan hâkimiyeti sağlanmış,özellikle şehir merkezlerinde vatandaşlarımızıncan ve mal güvenliği sağlanmış ve bundanemin olarak dolaşabilmektedirler; bu vesileyle, yurdumuzdabölücü teröre karşı mücadeleeden değerli güvenlik kuvvetlerimize, Türk SilahlıKuvvetlerine, asker, polis, jandarma tüm güvenlik güçlerimizeHükümet olarak şükranlarımızısunuyoruz.

Yine, rakamsal olarak bazı ifadelerde bulunmamgerekirse, olağanüstü hal uygulamasınınen son uzatıldığı 30 Mart tarihindenitibaren, 7.7.1997 tarihine kadar bölgede 407 olay gerçekleşmiştir.Bu olaylarda, 941 terörist ölü, 900 teröristyaralı, 721 militan ve sempatizan, 165 uzun namlulu silah,33 tabanca, 505 bomba ve 24 205 mermiyle birlikte ele geçirilmiştir.Yine, gerçekleştirilen Kuzey Irak operasyonunda datoplam 2 661 terörist ölü, 255 terörist yaralı,238 militan ve sempatizan da sağ olarak ele geçirilmiştir.Bu tablo da göstermektedir ki, güvenlik güçlerimizingerçekleştirdiği son günlerdeki operasyonlarda,örgüte büyük darbe vurulduğunun işaretlerinialmaktayız.

Değerli milletvekilleri, Hükümetimiz,huzur ve güven ortamının bütün ülkedehâkim kılınması için, daha yoğunbir gayret içerisinde bulunacaktır. Bu mücadelesüreci içerisinde masum vatandaşlarımızlaterörist birbirinden ayrılacak; ayrıca, demokratikhukuk devleti kuralları içerisinde ve insan haklarınasaygılı bir anlayışla hareket edilecektir.

Bulunduğumuz coğrafyanın bize yüklediğitarihî sorumluluklar, sorunlar ve husumetler söz konusudur.Hükümetimiz, bunu gayet iyi idrak ederek, özellikleteröre destek veren dış güçlerleetkin bir mücadeleyi kendisine prensip edinmiştir;yine, ülke bazında teröristlere destek verenülkelerle bugüne kadar yürütmüşolduğumuz politikaları gözden geçirecekve yeni bir değerlendirmeye tabi tutacaktır.

Yine, Hükümetimiz, terörle mücadelenin,o bölgedeki sorunu tek başına çözmeyeyeterli olmadığının bilincindedir. Busebeple -benden önce konuşan değerli konuşmacılarda ifade ettiler- güvenoyu almamış bir hükümetin,başta Başbakan yardımcısı SayınBülent Ecevit olmak üzere, 8 bakanıyla birlikteGüneydoğu Anadolu Bölgesinde bir gezi gerçekleştirilmiştir.Bu gezinin en önemli tarafı, belki de, bir hükümetin,güvenlik sorununu önplana çıkarmadan,o bölgedeki sosyal ve ekonomik tedbirleri ilk elden, birebirvatandaşlardan almak için, ilk defa böyle birgeziyi gerçekleştirmiş olmasıdır.Zaten, görüştüğümüz, konuştuğumuzvatandaşlarımız da, bize, terör konusundabir öncelik olduğunu söylememişlerdir. Bölgedekiinsanlarımız, en çok, işsizlik, fukaralıkve diğer sosyal, ekonomik konularda dertleri olduğunuilgili bakanlara iletmiş bulunmaktadırlar.

Değerli milletvekilleri, biz de gittik, gördük;gerçekten, o bölgelerde, işsizlik had safhadadır;büyük bir işsizlik yüzdesi söz konusudur.Köylerinden göç etmiş insanlarındurumu, gerçekten iç açıcıdeğildir. Kapatılmış köyler sözkonusudur. Eğitim çağındaki çocuklarıneğitim görme imkânları, maalesef, büyükölçüde yoktur. Bir de, üzülerek belirteyimki, bugüne kadar, o bölgeye gidip de çeşitlivaatler verilip bu vaatlerin yerine getirilmeyişi sebebiyle,bu insanlarımızda, bu yurttaşlarımızdabir güvensizlik hâsıl olmuştur.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;55 inci Cumhuriyet Hükümetinin en önemli misyonu,yeni bir başlangıç yapmaktır. Bu yenibaşlangıç, toplumsal uzlaşmayısağlamakla başlayacaktır. Toplumumuzda, çeşitlişekilde, kim haklı, kim haksız sorgulamasınagirmeksizin, yaratılmış bulunan toplumsalgerginliği gidermek, bu Hükümetin en önemligörevlerinden biridir. Devletle vatandaş kaynaşmasını-özellikle konumuz itibariyle, o bölge insanlarıiçin söylemek gerekirse- mutlaka sağlaka zorundayız.Yine, devletin kurumları arasında ihtilaf var olduğugibi bir imajla ortaya atılan iddiaları da bir anönce yok etmek zorundayız.

Bizim inancımız odur ki, devleti korumakiktidarların görevidir. O halde, hem vatandaşile devlet arasında olan ihtilafları hem de devletinkurumlarının birbirleriyle olan ihtilaflarıbir an önce halletmek için 55 inci Cumhuriyet Hükümetibüyük bir gayret içerisinde olacaktırve inşallah, bu konuda kararlı olan Hükümetimiz,en kısa zamanda Türkiye'yi olağan şartlarave olağan mecraına taşıyacaktır.

Değerli milletvekileri, bir taraftan terörlemücadele edilirken, bir taraftan da, mutlaka ve mutlaka,bölgede ekonomik ve sosyal tedbirlerin alınmasıgerektiğini benden önceki konuşmacılar ifadeetti; ben de, ısrarla bunun önemini vurgulamak istiyorum:Hükümetimizin yapmış olduğu ilk gezininekonomik ve sosyal boyutunun önplanda olduğunu ifadeederek, 55 inci Hükümetin bu konuya ne derece önemverdiğini bir kez daha ifade ediyorum. Bir cümleyle ifadeetmek gerekirse, Türkiye, Türk Milleti, güneydoğudahem terörü hem de fukarılığıbirlikte yenmek zorundadır.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi,55 inci Cumhuriyet Hükümeti, henüz Yüce Meclisingüvenine mazhar olmamış bir hükümettir;ama, Sayın Keçeciler'in de belirttiği gibi,bizden önceki ve Millî Güvenlik Kuruluna üyeveren 54 üncü Hükümet, olağanüstühalin dört ay süreyle uzatılmasını55 inci Hükümete tavsiye etmiştir. Dolayısıyla,hem devletin devamlılığı ilkesinin birgereği hem de Kuzey Irak'ta yapılan operasyonlarınbütün neticelerinin elde edilebilmesi açısından,Hükümetimiz de, olağanüstü halin dörtay süreyle uzatılması talebini Yüce Meclisinhuzuruna getirmiş bulunmaktadır; ancak, HükümetProgramında da belirttiğimiz gibi, bu konuda birçokdüzenlemenin yapılması gerektiğine inanıyoruz.Bunlardan bir tanesi, geçici köy koruculuğunundüzenlenmesi ve ıslahıdır. Yine, o bölgedeyaşayan insanlarımızı çok yakındanilgilendiren sınır ticaretiyle ilgili etkinliklerdaha çok artırılmalıdır. Hayvancılık,o bölgenin candamarıdır. Devletimiz ve Hükümetimiz,bunu, en etkin şekilde, o insanlarımıza faydalıolacak şekilde desteklemek kararındadır. Köyleriboşaltılmış vatandaşlarımızıniskânı ve köye dönüşleri büyükbir sorundur. Bu da, Hükümetimizin en önemli gündemmaddeleri arasındadır. Keza, kapatılan okullarlailgili konu da önemli gündem maddelerinden biridir.Hükümetimiz, burada saydığım ve saymadığımbirçok önemli konuda, gereken tedbirleri almaya kararlıdır.Ancak, değerli milletvekilleri, bu konu, sadece bir hükümetmeselesi, sadece bir siyasî parti meselesi değildir.Bu konu, siyaset üstü, bir devlet meselesidir. Biziminancımız odur ki, bugün şu sıralardabulunan siyasî kadroların en önemli misyonu,bu terör sorununu, 2000 yılına taşımadanhalletmektir. Bugünkü siyasî kadrolarınüzerinde, bu şekilde ağır bir vebal bulunmaktadır.

O bölge, gerçekten büyük birpotansiyele sahiptir. O bölge, inşası devameden barajları bittiği zaman, göller bölgesiolacaktır. Çukurova'dan daha büyük, bereketfışkıracak ovalar orada meydana gelecektir.Ben inanıyorum ki, bunlar gerçekleştiğizaman, o bölgede yaşayan vatandaşlarımız,teröristi, bize hacet kalmadan, kendi topraklarından,kendi yurdundan, kendisi kovalayacaktır; ama, bu konuda,Parlamento olarak, o insanlara, o bölgede yaşayan vatandaşlarayardımcı olmamız, belki de, imkânlarımızızorlayarak yardımcı olmamız lazımdır.Bunu, hem Hükümetin hem de Parlamentonun ertelenemezbir görevi olarak görüyorum.

Değerli milletvekilleri, sözlerimi dahafazla uzatmak istemiyorum. Hükümet olarak, Parlamentomuzunbu konuda her zaman desteğine ihtiyacımız vardır.Bu konudaki önerilerinizi, ikazlarınızı,her zaman bir emir telakki ederek, en iyi şekilde değerlendirmekinancındayız.

Bu vesileyle, güneydoğuda görev yapandeğerli güvenlik güçlerimize başarılar,kolaylıklar; bölücü terörden zarargören oradaki vatandaşlarımızınölülerine Allah'tan rahmet, geride kalanlarınauzun ömürler diliyorum; yaralarının, devlettarafından, en kısa zamanda sarılmasıiçin gereken gayret içerisinde olacağımızıifade etmek istiyorum.

Yine, ülkemizin bölünmez bütünlüğüiçin, devletin üniter yapısınınkorunması için hiçbir şeyden çekinmedenkendilerini ölüme atan şehitlerimizi rahmetleanıyor, geride kalanlara başsağlığıdiliyorum ve onların ailelerinin, çocuklarınınbu devlete emanet insanlar olduğunu, bugüne kadar olduğugibi bundan sonra da, Cumhuriyet Hükümetinin, bu yaralarısarma konusunda en iyi şekilde hassas davranacağınıifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP,CHP ve DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim SayınBakan.

Sayın milletvekilleri, başka sözisteyen?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, 9 ilde uygulanmaktaolan olağanüstü halin dört ay süreyleuzatılması konusundaki Başbakanlıktezkeresi üzerinde yapılan müzakereler tamamlanmıştır.

Şimdi, Başbakanlık tezkeresinibir daha okutup, oylarınıza sunacağımefendim.

Türkiye Büyük Millet MeclisiBaşkanlığına

30 Mart 1997 günü saat 17.00'den geçerliolmak üzere 9 ilde dört ay süreyle uzatılanve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26.3.1997 tarihlive 490 sayılı Kararıyla onaylanmışbulunan olağanüstü halin; Batman, Bingöl, Bitlis,Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak,Tunceli ve Van İllerinde 30 Temmuz 1997 günüsaat 17.00'den geçerli olmak üzere dört ay süreyleuzatılmasının Türkiye BüyükMillet Meclisine arzı, Bakanlar Kurulunca, 3.7.1997 tarihindekararlaştırılmıştır.

Gereğinin yapılmasını saygılarımlaarz ederim.

Mesut Yılmaz

Başbakan

BAŞKAN - Tezkereyi oylarınızasunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Olağanüstühalin dört ay daha uzatılması Genel Kurulcakabul edilmiştir.

İnşallah, dilerim ki, bu son uzatmaolsun; çünkü, burada en büyük zararıbenim ilim görmektedir.

İSMAİL YILMAZ (İzmir) - SayınBaşkan, bu sözü, kaçıncıkez söylediniz!

BAŞKAN - Vallahi, işte, biz de hükümetlerinsözlerine inanıyoruz, onları tekrarlıyoruz.

ABDULLAH AKARSU (Manisa) - Siz hükümettinizo zaman.

BAŞKAN - Anladım canım! Biz deHükümete güveniyoruz diyoruz kardeşim, başkabir şey mi diyoruz! Hükümet gelip, burada, işte“biz bunu bitireceğiz” diyor. Biz de diyoruz ki,inşallah, bu son uzatma olacaktır.

Sayın milletvekilleri, gündeme devamediyoruz.

Şimdi, gündemin “Özel GündemdeYer Alacak İşler” kısmına geçiyoruz.

V. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 57arkadaşının, yerel yönetimlere yapılanyardımlarda Anayasa ve kanunlara aykırı olarakpartizanca davranmak suretiyle görevini kötüyekullandığı ve bu eylemin Türk Ceza Kanununun240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıylaMaliye eski Bakanı Abdüllatif Şener hakkındaMeclis soruşturması açılmasınailişkin önergesi (9/14)

BAŞKAN - Genel Kurulun 1.7.1997 tarihli 113üncü Birleşiminde alınan karar gereğince,bu kısımda yer alan, Hatay Milletvekili Fuat Çayve 57 Arkadaşının, Yerel YönetimlereYapılan Yardımlarda Anayasa ve Kanunlara AykırıOlarak Partizanca Davranmak Suretiyle Görevini KötüyeKullandığı ve Bu Eyleminin Türk Ceza Kanununun240 ıncı Maddesine Uyduğu İddiasıylaMaliye eski Bakanı Abdüllatif Şener HakkındaAnayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün107 nci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis SoruşturmasıAçılmasına İlişkin Önergeningörüşmelerine başlıyoruz.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Çalışmasüremizin bitmesine az kaldı Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bir dakika efendim... Daha yarımsaat var; yani...

MEHMET KEÇECİLER (Konya) - 20 dakikakaldı Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, bir dakika... Ben karar vereceğimelbette yani.

Bu görüşmede, sırasıyla,önergeyi veren ilk imza sahibine, eğer kendisi konuşmazsa,onun göstereceği diğer bir şahsa, ayrıcaüç milletvekiline ve hakkında soruşturmaistenen Sayın Bakana söz verilecektir.

Önerge sahibinin, milletvekillerinin ve hakkındasoruşturma istenen Sayın Bakanın sözsüresi 10'ar dakikadır.

Daha önce, 12.6.1997 tarihli ve 106 ncıBirleşimde okunmuş ve bastırılarak sayınüyelere dağıtılmış bu önergeyitekrar okutmuyorum.

Biliyorsunuz, ilk söz önerge sahibinindir.

Şimdi, şahısları adınasöz alan milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Konya MilletvekiliSayın Nezir Büyükcengiz, Antalya MilletvekiliSayın Yusuf Öztop, Konya Milletvekili SayınVeysel Candan, Adana Milletvekili Tuncay Karaytuğ.

Önerge sahibi adına ilk söz, SayınFuat Çay'ın.

Sayın Fuat Çay?.. Yok; kendisi adınakonuşacak diğer imza sahibi de olmadığınagöre, şahıslara geçeceğim...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Geldi SayınBaşkan.

BAŞKAN - Geldi, ama, ben ne bileyim, GenelKurul salonunda bulunması lazım.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - “Geçtim”demediniz “geçeceğim” dediniz.

BAŞKAN - Hayır... Hayır...

Neyse çağırmadan arkadaşımızgeldi.

Sayın arkadaşlar, her şeyi usulünegöre yürüteceğiz. Saat 19.00'a kadar çalışmasüremiz vardır; çalışma süremizinbitimine daha yarım saat varken, ben Meclisin çalışmalarınıkesme hakkına sahip değilim.

Sayın Çay buyurun; süreniz 10dakika efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

FUAT ÇAY (Hatay) - Sayın Başkan,değerli milletvekilleri; Maliye eski Bakanı SayınAbdüllatif Şener hakkında vermiş olduğumuzMeclis soruşturması açılmasıylailgili öneri nedeniyle söz almış bulunuyorum;hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Refahyol iktidarda iken verdiğimiz önergemizingörüşülmesi, Refahyol İktidarınınson bulduğu; yeni bir hükümetin kurulduğu dönemerastlamıştır. Bu ise, önergemizin sağlıklıgörüşülmesi için bir fırsatyaratmıştır. Toplumda büyük gerginlikyaratan, anayasal kurumlarla çatışma içerisinegiren Refahyol İktidarından kurtulunulmuşolması, demokratik rejimimizin ve toplumsal barışımızıngeleceği bakımından çok önemli birgelişmedir. Verdiğimiz önergeye temel teşkileden bu konu da, Refahyol İktidarının partizanuygulamalarından biriyle ilgilidir. Bütçe kaynaklarınıniktidar partilerine peşkeş çekilmesi, bu konudaiktidar ortakları arasında siyasî pazarlıkyapılması, belediyeler arasında ayırımcılık,bizim bu önergeyi vermemizi zorunlu kılmıştır.

Değerli arkadaşlar, yerel yönetimler,belde halkının ortak ihtiyaçlarınıkarşılamak üzere, yasalar çerçevesindeseçmenler tarafından seçimle oluşturulankamu tüzelkişilikleridir. Seçilen yönetimhangi siyasî partiden olursa olsun, tüm halkınortak ihtiyaçlarını karşılamakiçin hizmet vermektedir. Merkezî idareden yapılacakyardımlar, orada yaşayan tüm yurttaşlariçindir; ne yönetime, ne de mensubu bulunduğusiyasî partinin seçmenlerine dönüktür.

Öte yandan, bütçe kanununda belirlenen,mahallî idarelere yapılacak yardımlar tümbelediyeler için olup, belediyeler arasında herhangibir ayırım yapılması söz konusuolamaz. Mahallî idarelere yapılacak yardımve ödemeler tertibinde yer alan ödenek, yasal ve anayasalilkeler gözetilerek, bütçe kanunu çerçevesindekullanılmak zorundadır.

Merkezî idare, Anayasada bulunan vesayet yetkisini,dilediği gibi yorumlayıp uygulayamaz. Merkezîidarenin, yerel yönetimlerin üzerindeki yetkilerini,mahallî hizmetleri, idarenin bütünlüğüilkesine uygun şekilde yürütmesi, kamu görevlerindebirliğin sağlanması, toplum yararınınkorunması, mahallî ihtiyaçların gereğigibi karşılanması amacıyla ve kanundabelirtilen esas ve usuller dairesinde kullanması zorunluluktur;bu, bir anayasal zorunluluktur.

Yine anayasamıza göre, devlet organlarıve idare makamları, bütün işlerinde, kanunönünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmekzorundadır. Oysa, Refah Partisi - Doğru Yol PartisiKoalisyonu, anayasal kuralların dışınaçıkarak, kanunların merkezî idareyeverdiği yetkileri belediyelere karşı bir tehditve şantaj aracı olarak kullanmıştır.Bu yetkiler, belediye başkanlarının transferlerindedevreye sokulmuş, özellikle, Refah Partisine geçmeyenbelediyelerin yardım istekleri reddedilmiştir. Yardımlaryapılırken, açıkça partizanlıkyapılmış, kamu kaynakları, iktidarpartilerine mensup belediyelere peşkeş çekilmiştir.

Bu konularla ilgili Maliye Bakanlığınayöneltilen sorulara ayrıntılı cevapverilmemiş, sadece toplam rakamlar bildirilmiştir.Gerek şahsım tarafından gerek CHP İzmirMilletvekili Sayın Sabri Ergül tarafından,belediyelere yapılan yardımlar konusunda, SayınŞener'e yöneltilen sorulara verilen cevaplarda, ısrarla,yardım yapılan belediyeler açıklanmamıştır.Bu şekilde, Sayın Bakan, Refah Partili belediyelereyapılan yardımları kendince gizlemeye çalışmıştır.Sayın Şener, bu davranışıyla,Meclisin bilgi edinme yollarının sağlıklıişletilmesini de engellemiştir. Son gensoru görüşmelerisonrasında ortaya çıkan bir belge, bu durumunhangi noktalara vardığını açıkçaortaya koymaktadır. Buna göre, DYP Genel BaşkanYardımcısı Rıza Akçalıtarafından DYP milletvekillerine gönderilen bir yazıda,Maliye Bakanı Sayın Şener'le varılanmutabakat sonucu, mahallî idarelere yapılacak yardımve ödemeler tertibinde yer alan ödenekten, DYP'li beldebelediyelerine 2'şer, ilçe belediyelerine 2,5'erve il belediyelerine de 10'ar milyar lira çıkarıldığıresmî olarak bildirilmiştir. Bu belgeden de anlaşılacağıüzere, ilgili Bakan, yetkilerini Anayasa ve yasalar çerçevesindekullanmayarak, siyasî ve keyfî tasarrufta bulunmuştur.

Nitekim, göreve yeni başlayan 55 inciHükümetin bakanlarının yaptığıaçıklamalar, kaygılarımızınhaklılığını bir kez daha ortayakoymuştur. Gerek Maliye Bakanı gerekse Hazinedensorumlu Devlet Bakanı, Maliye ve Hazineden son anda iktidarbelediyelerine büyük miktarda para aktarıldığınıaçıklamışlardır. Yaklaşık4,2 trilyon liranın aktarılması da durdurulmuştur.Yeni Hükümetten, hızla yapılan bu haksızaktarımları, bütçe dışıkaynaklardan belediyelere aktırılan para miktarlarınıaçıklamalarını bekliyoruz.

Değerli arkadaşlar, belediyelere aktırılanbu paralar, tarikat destekli şirketleri daha da zengin etmektekullanılmakta, siyasî rüşvet olarak datüketilmektedir.

Resmî bir yazıyla da kanıtlananSayın Şener'in tasarrufu, siyasî saiklerlegörevi kötüye kullanma fiilini de oluşturmaktadır.Son birbuçuk yıl içerisinde, Refah Partiliolmayan belediyeler, hakları olan paraları verilmeyerekekonomik kıskaca alınmış, daha sonrada bu insanları zorlayarak, manevî baskı altınaalarak, Refah Partisine geçişlerini televizyon kanallarındasiyasî şov olarak kullanmışlardır.

Bu gerekçelerle, Maliye eski BakanıAbdüllatif Şener hakkında, Anayasamızın100 üncü, Türkiye Büyük Millet Meclisiİçtüzüğünün 107 nci ve TürkCeza Kanununun 240 ıncı maddeleri gereğince,görevi kötüye kullanma fiili nedeniyle Meclis soruşturmasıaçılmasını Yüce Meclisten istemezorunluluğu hâsıl olmuştur.

Yeni bir dönem başlarken, kimsenin yaptığınınyanına kâr kalmayacağını milletegöstermek zorundayız. Aynı yolu biz de denerizdiyerek bir haksızlığa, siyasî ahlaksızlığada izin vermeyelim.

Gerçeklerin ortaya çıkmasıiçin tüm milletvekili arkadaşlarımınsoruşturma açılması yönündeoy kullanmasını diliyor, sevgi ve saygılarımısunuyorum.

Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.(CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim SayınÇay.

Şahısları adına SayınNezir Büyükcengiz?.. Yok.

Sayın Yusuf Öztop; buyurun. (CHP sıralarındanalkışlar)

Sayın Öztop, süreniz 10 dakika.

YUSUF ÖZTOP (Antalya) - Sayın Başkan,değerli milletvekilleri; Hatay Milletvekili Fuat Çayve 57 arkadaşı tarafından, yerel yönetimlereyapılan yardımlarda, Anayasa ve kanunlara aykırıolarak, partizanca davranmak suretiyle görevini kötüyekullandığı ve eyleminin Türk Ceza Kanununun240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla,Maliye eski Bakanı Abdüllatif Şener hakkında,Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün107 nci maddeleri gereğince verilen Meclis soruşturmasıönergesi hakkında kişisel düşüncelerimiifade etmek üzere söz almış bulunuyorum.Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi,yerel yönetimler, Anayasamızın 127 nci maddesindeil özel idareleri, belediyeler ve köyler biçimindedüzenlenmiştir. Anayasanın 127 nci maddesinegöre, mahallî idarelerin kuruluş ve görevleriyle,yetkilerinin, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunladüzenleneceği belirtmekte ve “Merkezî idare,mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerinidarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekildeyürütülmesi, kamu görevlerinde birliğinsağlanması, toplum yararının korunmasıve mahallî ihtiyaçların gereği gibi karşılanmasıamacıyla, kanunlarda belirtilen esas ve usuller dairesindeidarî vesayet yetkisine sahiptir” denilmektedir. BuAnayasa hükümlerinden de anlaşılacağıgibi, merkezî idarenin, yerel yönetimler üzerindehem malî hem de idarî vesayet yetkisi bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Hatay Milletvekili FuatÇay ve 57 arkadaşı tarafından, Maliyeeski Bakanı Abdüllatif Şener hakkındaverilen Meclis soruşturma önergesinin konusu, dahaçok, belediyelere yapılan partizanca ödemelerdir.

Bilindiği gibi, belediyeler, 1930 yılındaçıkarılan 1580 sayılı Yasayagöre görevlerini sürdürmektedirler. Keza,büyükşehir belediyeleri de 1984 yılındaçıkarılan 3030 sayılı Yasayagöre faaliyetlerini sürdürmektedirler.

Ülkemizde belediyeler, büyükşehirbelediyesi, il, ilçe belediyesi, belde belediyesi ve altbirim belediyesi biçiminde faaliyetlerini yürütmektedirler.

Genel olarak belediyeler, yasalarında belirtilengörevlerini, 2464 sayılı Belediye GelirleriYasasında yer alan kaynaklardan elde ettiği gelirlerle,2380 sayılı Yasaya göre genel bütçevergi gelirlerinden alınan paylarla ve bütçekanunlarında belirtilen mahallî idarelere yapılacakyardımlarla yerine getirmektedirler. 2464 sayılıBelediye Gelirleri Yasasında yer alan vergi ve harçlarınmaktu oluşu ve yıllar itibariyle artırılamamasınedeniyle, bu yoldan elde edilecek kaynaklar büyük ölçüdeönemini kaybetmiştir. 2380 sayılı Yasayagöre, genel bütçe vergi gelirlerinden alınanpaylar da, yıllar itibariyle yüzde 10'dan yüzde6'ya kadar düştüğü için, eskiönemini yitirmiştir. Bu payın dağıtımınüfusa endeksli olduğu için, hızlınüfus artışı ve göç gibinedenlerle büyük adaletsizliklere neden olmaktadır.Kaldı ki, bu gelirin bir kısmı da, çeşitlihizmetler nedeniyle kaynaktan kesilmektedir. O nedenle, bırakınızyerel hizmetleri tam yerine getirmeyi, belediyeler, memurunun,işçisinin maaşını bile ödemektegüçlük çekmektedirler; o sebeple, ne yazıkki, son durakları hükümetler olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, hükümetlerinve onların bakanlarının görevleri, kendilerinebaşvuran belediyelere ve belediye başkanlarınaeşit ve adaletli davranmaktır. Bu davranışbiçimi, ahlak ve erdemin gereği olduğu gibi, Anayasamızın10 uncu maddesinin de gereğidir. Anayasamızın10 uncu maddesinde “Devlet organları ve idare makamlarıbütün işlemlerinde kanun önünde eşitlikilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar”denilmektedir.

Değerli milletvekilleri, geçen bir yıllıkRefahyol İktidarı döneminde, Refahyol İktidarıve onun Maliye Bakanı Abdüllatif Şener, belediyelerekarşı eşit ve adaletli davranmışmıdır, yoksa, belediyeler arasında iktidarbelediyesi muhalefet belediyesi ayırımıyapmış mıdır? Maliye Bakanlığıkaynaklarını eşit ve adaletli olarak dağıtmışmıdır dağıtmamış mıdır?Maliye eski Bakanı Sayın Abdüllatif Şener,kaynakları dağıtırken, görevinikötüye kullanmış mıdır kullanmamışmıdır? Sorun budur, Meclis soruşturmasıönergesinin konusu da budur.

Değerli milletvekilleri, ne yazık ki,çeşitli basın organlarına yansıyanhaberlere göre, Refahyol İktidarınınMaliye Bakanı Sayın Abdüllatif Şener,belediyeler arasında eşit ve adaletli davranmamıştır;belediyeleri, iktidardan yana olanlar muhalefet partilerindenolanlar ayırımına tabi tutmuştur. Buanlayış, halkı, inananlar inanmayanlar şeklindeayırıma tabi tutan Refah Partisinin devlet yönetimineyansımasıdır.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep)- Ne alakası var...

YUSUF ÖZTOP (Devamla) - Evet, maalesef öyle.Basına intikal eden bir belge, bu konuda nasıl pazarlıkçıolduğunuzu açık biçimde ortaya koyuyor.

ABDULLAH GENCER (Konya) - Yazıklar olsun...

YUSUF ÖZTOP (Devamla) - Biraz önce, SayınFuat Çay, bu konuyu açıkladı; ama,son durumu, izin verirseniz, ben size izah edeyim. Son aldığımızbilgilere göre -marifetlerinizin hepsi burada yazıyor,şimdi söyleyeceğim ben sizlere- 1997 yılıbütçe ödeneğinden ayrılan 34 trilyon335 milyar 825 milyon Türk Lirasının 1.1.1997-30.6.1997tarihleri arasında 33 trilyon 845 milyar 75 milyon TürkLirası kullanılmıştır. Bu ödenekten25 trilyon 547 milyar 525 milyon Türk Lirası belediyeleriçin kullanılmıştır. 25 trilyon547 milyar 525 milyon Türk Lirasının 18 trilyon920 milyar 125 milyon Türk Lirası Refah Partili belediyelere-dikkatinizi çekerim- 5 trilyon 644 milyar 600 milyon TürkLirası Doğru Yol Partili belediyelere, geriye kalan928 milyar Türk Lirası da, muhalefete mensup CumhuriyetHalk Partili, DSP'li, ANAP'lı, MHP'li belediyelere aktarılmıştır.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Refahınkini,herhalde, doğru okumadınız, bir daha okur musunuz.

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum...

YUSUF ÖZTOP (Devamla) - Başka bir ifadeyle,Refahlı belediyelerin aldığı pay, 18trilyon 920 milyar 125 milyon Türk Lirasıyla, ödeneğinyüzde 24'ünü teşkil etmektedir.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Adil düzen...

YUSUF ÖZTOP (Devamla) - DYP'li belediyelerinaldığı pay, 5 trilyon 644 milyar 600 milyonTürk Lirasıyla, ödeneğin yüzde 22,1'initeşkil etmektedir. İktidar partilerinin aldığıpay yüzde 96,1'dir; muhalefet belediyelerinin aldığıpay ise 928 milyar 800 milyon Türk Lirasıyla, ödeneğinsadece yüzde 3,9'unu teşkil etmektedir. Hak nerede,adalet nerede, eşitlik nerede?!.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Adil düzen...

TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) - Hani hakkaniyet?!.

YUSUF ÖZTOP (Devamla) - Değerli milletvekilleri,görüldüğü gibi, Maliye Bakanlığıtarafından yapılan yardım, belediyelerinihtiyaçlarına göre değil, mensup olduklarıpartilere göredir. Belediyeler Refah Partili, Doğru YolPartiliyse yardım var, kesenin ağzı sonuna kadaraçılıyor; Cumhuriyet Halk Partili, DemokratikSol Partili, ANAP'lıysa yardım yok...

Değerli arkadaşlarım, bunun adına“partizanlık” denir. Bunu yapan Bakan, Anayasayave yasalara aykırı hareket etmiştir, görevinide kötüye kullanmıştır. Bu yolla,yalnız belediye başkanları ve yönetimlerideğil, aynı zamanda, o belediyede yaşayan herpartiden vatandaş da cezalandırılmıştır.Refah Partisinin “adil düzen” dediği, galiba,bu olsa gerek... Bunların düşüncesi “Rabbena,hep bana” düşüncesidir.

Değerli milletvekilleri, Refahyol İktidarıdöneminde, haksızlık ve adaletsizlik, sadecebelediyelere ve belediyede yaşayanlara yapılmaklakalmamış; basında yer alan haberlere göre,malî yönden zor durumda bulunan belediye başkanlarınaparti değiştirtmek için, devlet olanakları,baskı ve şantaj aracı olarak da kullanılmıştır.Bir dergide çıkan “Siyasetin Kirli Yüzü”başlıklı habere göre, Refah Partili yöneticilerce,belde halkından, kız ister gibi, Allah'ınemri Peygamberin kavliyle, 500 milyar lira karşılığıbelediye başkanı istenebilmiştir.

Son dönemlerde, 86 belediye başkanıRefah Partisine geçmiştir. Bu belediye başkanlarınınçoğu, yaptıkları açıklamalarda,Refah Partisinin ilkelerine inandıkları içindeğil, hizmet için gerekli desteği bulmak amacıylaRefah Partisine geçmek zorunda olduklarınıaçıkça beyan etmişlerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Öztop, bir dakikanızırica edeyim; süreniz bitti.

YUSUF ÖZTOP (Devamla) - Bitiriyorum efendim...

BAŞKAN - Peki, son cümlenizi söyleyin;çünkü, çalışma süreside bitmek üzere; bir açıklama yapacağım.

YUSUF ÖZTOP (Devamla) - Değerli milletvekilleri,iktidarın, yerel yönetimlerde ayırımyapması, kamu kaynaklarını, hizmet gereğinegöre değil mensubu bulunduğu partinin adınagöre dağıtması, kamu kaynaklarınıbaskı ve şantaj aracı olarak kullanması,bunun doğal sonucu olarak belediye başkanlarınıntransferi ahlakî olmadığı gibi, Anayasanıneşitlik ilkesine de aykırıdır. Bunuyapanlar, görevini kötüye kullanmışlardır.Bu ve buna benzer siyasî olaylar, ne yazık ki, siyaseteve siyasetçiye olan güveni hızla azaltıyor;siyaseti ve siyasetçiyi, hak ettiği saygınlığayeniden kavuşturmamız gerekiyor; temiz siyaseti hayatageçirmemiz gerekiyor; yapanın yaptığınınyanına kâr kalmaması gerekiyor.

O nedenle, ben, bu Meclis soruşturma önergesineolumlu oy vereceğimi ifade etmek istiyor, tümünüzüsaygıyla selamlıyorum. (CHP ve DSP sıralarındanalkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim SayınÖztop.

Sayın milletvekilleri, malumunuz olduğuüzere, Anayasamızın 100 üncü ve İçtüzüğün108 inci maddesine göre, Meclis soruşturmasıönergeleri, verildiği tarihten itibaren bir ay içerisindesonuçlandırılmak zorundadır. 10 Hazirandaverilen bu önergenin, daha önce DanışmaKurulunca önerildiği biçimde bugün görüşülmesikararlaştırılmıştı; ancak,tabiî, olağanüstü halin uzatılmasıkonusu bunun önüne geçince, uzadı; 10Temmuzda da Hükümet Programı üzerinde müzakereyapılacak; bir şey konuşulmayacak; dolayısıyla,bugün veya yarın bitmesi lazım.

Ben, bu önergenin sonucu alınıncayakadar çalışma süresinin uzatılmasınıoylarınıza...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan“görüşülür” diye bir hükümvar; sonuçlandırılır demiyor İçtüzük.Sonuçlandırılır diye bir hükümyok.

BAŞKAN - Hayır efendim...

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - “Görüşülür”demek ayrı şey “sonuçlandırılır”demek ayrı şey.

BAŞKAN - “Görüşülür”demek, sonuçlandırılır demektir canım.(ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Hayırefendim... Olur mu!

BAŞKAN - Efendim, rica ederim... Ben, süreyide...

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - SayınBaşkan “görüşülür” diyor,sonuçlandırılır diye bir hükümyok.

BAŞKAN - Efendim, görüşmekdemek, sonuçlandırmak demektir.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Hayır... Hayır...

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Olur muefendim.

BAŞKAN - Efendim, bu önergenin sonucunualıncaya kadar çalışma süresininuzatılmasını oylarınıza sunuyorum:Kabul edenler...

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - OylayamazsınSayın Başkan!

BAŞKAN - Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - OylayamazsınızSayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, niye oylayamayım?

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - İçtüzükbuna müsait değil. Danışma Kurulu kararıvar mı?

BAŞKAN - Efendim, Danışma Kurulukararı bugün görüşüldü.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - DanışmaKurulu kararında, Meclisin normal çalışmasaatleri belli. Ancak...

BAŞKAN - Efendim, tamam da, Meclisin çalışmasüresini uzatmıyoruz. Bunu ilk defa da yapmıyoruz.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Hayırefendim, uzatamazsınız.

BAŞKAN - Sayın Çakan, bakın,bitmesine çok az kalan bir şeyi sonuçlandırımak...

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Hayırefendim; oylama yapılmadı. Uzatamazsınız.

BAŞKAN - Efendim, süreyi uzattımartık.

FUAT ÇAY (Hatay) - Böyle, oldu bittiyleolur mu!

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,yarın devam edebiliriz.

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum... Herkesinkeyfine göre hareket edecek değiliz. Bu önergeninsonucu alınıncaya kadar çalışmasüresini uzattık. (RP ve DYP sıralarındanalkışlar)

NİHAT MATKAP (Hatay) - Hayır SayınBaşkan.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - SayınBaşkan... Sayın Başkan...

BAŞKAN - Uzattık efendim. İçtüzüğüaçın, okuyun efendim; görüşülmekteolan bir işin sonuçlandırılmasınakadar uzatılabilir diyor.

Zaten 2 arkadaşımız, bir de SayınBakan konuşacak.

Şahısları adına SayınVeysel Candan; buyurun efendim. (RP sıralarındanalkışlar)

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,tutumunuz yanlış.

BAŞKAN - Efendim, yanlış değil.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Yanlış,Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun, siz konuşun.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Yarın devamedebilirsiniz.

BAŞKAN - Efendim, yarın meselesi değilki, biz bugün karar aldık.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan,değerli milletvekili arkadaşlarım...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Uzatılsındiye karar almamışız, bitene kadar dememişiz;bugün görüşmeye başlayacağızdiye karar almışız.

BAŞKAN - Neyse efendim...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Oylamayı da...

BAŞKAN - Arkadaşımız birkonuşsun.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Oylayın...

BAŞKAN - Siz, buyurun konuşun efendim...(ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Başkan,değerli milletvekili arkadaşlarım...

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Oylayın...

BAŞKAN - Sayın Çakan, lütfenoturur musunuz.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Oylarmısınız.

BAŞKAN - Efendim, uzattık...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,bu doğru değil. Tutumunuz yanlış; İçtüzüğüihlal ediyorsunuz.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Fuat Çayve arkadaşları tarafından...

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Oylamayapılmadı.

BAŞKAN - Yapıldı; siz konuşuyordunuz...Oylama yaptık efendim; tutanaklara bakın. (ANAP,DSP ve CHP sıralarından gürültüler,“Yapılmadı” sesleri)

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - SayınBaşkan, oylama yapılmadı.

BAŞKAN - Oylama yapıldı efendim.(ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler“yapılmadı Sayın Başkan”sesleri)

Bir dakika... Bir dakika... Sayın milletvekilleri...

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Oylamayapılmadı.

BAŞKAN - Efendim?... Anlamadım...

METİN ŞAHİN (Antalya) - SayınBaşkan, lütfen, oylama yapın.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Başkan,değerli milletvekili arkadaşlarım...

BAŞKAN - Bir dakika... Bir dakika, SayınCandan...

Sayın arkadaşlarım, bakın,ben “bu önergenin işlemi sonuçlanıncayakadar çalışma süresinin uzatılmasınıoylarınıza sunuyorum” dedim; Genel Kurul kabuletti. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler;RP sıralarından alkışlar)

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) -Kim, nerede kabul etti?!.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Başkan,değerli milletvekili arkadaşlarım... (ANAP, DSPve CHP sıralarından gürültüler)

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,rica ediyorum... Beni dinleyin...

BAŞKAN - Rica ediyorum... Yani, o zaman kabuletmeseydiniz efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Başkan,değerli milletvekili arkadaşlarım...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Konuşmak istiyorum,izin verin...

BAŞKAN - Arkadaşımız konuşsunda...

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Başkan,değerli milletvekili arkadaşlarım; Hatay MilletvekiliFuat Çay ve arkadaşlarının... (ANAP,DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

Müsaade buyurun yahu!..

BAŞKAN - Efendim, arkadaşımızkonuşsun...

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Müsaade buyurun birdakika... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,tutumunuz yanlış...

BAŞKAN - Sayın Matkap...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,sizin mantığınıza göre...

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Nasıl konuşacağız...Ne konuşacağız...

BAŞKAN - Sayın Matkap... Efendim, arkadaşımızkonuşsun, sonra itirazınıza yine devam edersiniz.Lütfen, oturur musunuz yerinize...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,oylama yapmadınız.

BAŞKAN - Size söz vermedim; lütfen,oturur musunuz... Rica ediyorum...

VEYSEL CANDAN (Devamla) - ...Sayın Başkan,değerli arkadaşlar; Hatay Milletvekili... (ANAP, DSPve CHP sıralarından gürültüler)

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) -Oylamayı yapın...

BAŞKAN - Yani, çalışmaktanniye bu kadar rahatsız oluyorsunuz canım?!. (ANAP,DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,ben...

BAŞKAN - Sayın Matkap, oturur musunuzyerinize... Buyurun... Oturur musunuz efendim...

NİHAT MATKAP (Hatay) -.Sayın Başkan,ben, sizin gittiğiniz mantıktan hareketle bir uyarıyapacağım, bir hatırlatma yapacağım;sonra bildiğinizi yapın.

BAŞKAN - Hayır... Önce arkadaşımızkonuşsun da...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Ama, karar almadık...Uygulamanız doğru değil... İzin verin anlatayım.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - ...Hatay Milletvekili FuatÇay ve 57 arkadaşının, yerel yönetimlerleilgili, Sayın Maliye Bakanının belediyelereödemeleriyle ilgili soruşturma önergesine ilişkinkişisel görüşlerimi açıklamaküzere söz almış bulunuyorum. (ANAP, DSPve CHP sıralarından gürültüler)

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Önce“19.00'a kadar çalışacağız”dediniz.

FUAT ÇAY (Hatay) - 19.00' a kadar...

VEYSEL CANDAN (Devamla) - ...Sözlerime başlamadanönce bazı tespitleri yapmak istiyorum. İlkdefa, Maliye Bakanı hakkında, bu şekliylebir soruşturma önergesi verilmiştir. (ANAP, DSPve CHP sıralarından gürültüler)

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,tutumunuz doğru değil, izin verin...

BAŞKAN - Arkadaş konuşsun da, ondansonra...

VEYSEL CANDAN (Devamla) - ...Daha önceki dönemlerdebu tip soruşturmalar, ilgili bakana, yazılıveya sözlü soru önergesi olarak verilir idi. (ANAP,DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,arkadaşın konuşması bitene kadar...

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum... SayınMatkap, lütfen, oturur musunuz. (ANAP, DSP ve CHP sıralarındangürültüler)

Yani, siz, Meclisin çalışmasınınasıl engellersiniz?..

NİHAT MATKAP (Hatay) - Usulünüzdoğru değil...

VEYSEL CANDAN (Devamla) - ...Bütçe uygulamasında,paraların nerede ve nasıl kullanılacağıusul ve esasları için Maliye Bakanı yetkilikılınmıştır. (ANAP, DSP ve CHPsıralarından gürültüler)

NİHAT MATKAP (Hatay) - O zaman, arkadaşımızınkonuşması bitene kadar süre uzatılsın.Yaptığınız uygulama doğru değil. Bu şekilde devam etmeye hakkınız yok.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - ...Türk Ceza Kanununun240 ıncı maddesini esas göstererek Maliye Bakanıhakkında soruşturma istemek, aslında, hukukunözünü zedelemektir. 240 ıncı madde,görevi kötüye kullanma; kendisine veya başkabirine menfaat temin etmek amacıyla yapılan biruygulamayla ilgilidir.

Bu itibarla da, aslında... (ANAP, DSP ve CHPsıralarından gürültüler)

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,ben size izah etmek istiyorum... Buna hakkınız yok...

ASLAN ALİ HATİBOĞLU (Amasya) -Sayın Başkan, saatin 19.00'u 2 dakika geçtiğini,bu Meclisin bir üyesi olarak size hatırlatıyorum.

BAŞKAN - Bir dakika efendim. (DSP ve CHP sıralarındangürültüler, sıra kapaklarına, vurmalar.)

ASLAN ALİ HATİBOĞLU (Amasya) -Sayın Başkan, saat 19.00'u 2 dakika geçiyor;lütfen, birleşimi kapatın.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - ...yapılan uygulamanın,usul yönünden tamamen yanlış olduğunuifade etmek istiyorum. (DSP ve CHP sıralarındangürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN - Yerinize oturur musunuz.

ASLAN ALİ HATİBOĞLU (Amasya) -Efendim niye oturayım!..

BAŞKAN - Bakın, İçtüzüğüuygulamaya zorlamayın bizi...

VEYSEL CANDAN (Devamla) - ...Aslında, belediyelereyardımlar, sadece Maliye Bakanlığı bütçesindendeğil, bunun yanında, Maliye, Kültür, ÇevreBakanlıkları ile BayındırlıkBakanlığı gibi çeşitli kurumlardanverilmektedir. Şayet böyle bir uygulama yapılmasıgerekirse, son 5 yılda görev yapan bütünbakanlar hakkında soruşturma önergesi verilmelidir.

Konuşmamı böylece tamamlıyor;hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından“Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Canım, ne oluyor, rica ederim!..

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Karar yetersayısınınaranmasını istiyorum Sayın Başkan...

BAŞKAN - Tamam efendim, karar yetersayısınınaranmasını istiyorsanız olur.

Arkadaşlar, hepinizi...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Ne demek istiyorsunuz söyleyinbakalım, biriniz açıklayın; söyleyinSayın Matkap.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,sizin açıklamanız şu şekildeydi:“Bu Meclis soruşturma önergesinin verilişindenbu yana bir ay geçmiştir, bugün son gündür...”

BAŞKAN - Yarın son gün.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Ama, bir saniye...

12 Haziran'da verilmiş; dolayısıyla,daha günü var. Biz bunu yarın sonuçlandırabiliriz.Eğer, bir zorunluluk olsaydı, biz, bu talebinize saygıylayaklaşırdık.

BAŞKAN - Efendim, 10 Haziranda verilmiş.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Efendim, gittiğinizmantık, İçtüzüğü ihlaldir;yani, doğru değil; onun için bitirmemiz lazım;yarın devam edebilirsiniz.

BAŞKAN - Sayın Matkap, bunun tartışmasıbitti. (DSP ve CHP sıralarından “Hayır”sesleri, gürültüler)

NİHAT MATKAP (Hatay) - Hayır, bitmedi...

ATİLÂ SAV (Hatay) - Niye bitiyor?..

BAŞKAN - Efendim, bir dakika...

Ben, çalışma süresini uzattımdiyorum size... Çalışma süresini uzattım.Hem soruşturma önergesini verirsiniz hem gelmezsiniz!..Ben ne yapayım yani?!.. (RP sıralarından“Bravo” sesleri, alkışlar)

Bir dakika efendim, rica ediyorum...

Bu soruşturma önergesinin burada görüşüleceğibugün gündemde yazılı mı; yazılı.Ee peki, yani şurada çalışma süresini5 dakika veya 10 dakika, 20 dakika uzatmak ilk defa bugünmü yapılan bir şey?.. Rica ediyorum efendim.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkanistirham ediyorum...

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - SayınBaşkan, siz, biraz önceki konuşmanızda“saat 19.00'a kadar çalışacağız”dediniz.

BAŞKAN - 19.00'a kadar mı?!.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Evet.

BAŞKAN - Ne zaman?

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Bu, zabıtlardavar.

BAŞKAN - Şimdi, öyle bir beyanımyok.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Var; tutanaklara bakın.

BAŞKAN - Sayın Zeki Çakan, ricaediyorum... Grup Başkanvekilisiniz; buyurun, ne söyleyeceksenizsöyleyin, ondan sonra oturun.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - YanılttınızGenel Kurulu.

(DSP, CHP ve ANAP sıralarından “zabıtlarabak, zabıtlara” sesleri.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Arkadaşlar,bir dakika...

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;şimdi, Mecliste çalışmayla ilgili olarak,arkadaşlarımız burada hemen hemen çokaz bir farkla Meclisi çalıştırmamaklailgili olarak biraz önce yoklamayı yapan Başkansizsiniz.

BAŞKAN - Evet.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Eğerbu kadar Meclisin çalışmasınıistiyorsanız, üç dört fark varken oturumuaçardınız.

BAŞKAN - Nasıl üç dörtfark?

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Buradaon fark varken, daha önce 10 kişiyle bu Meclisi sizaçtınız.

BAŞKAN - Efendim, bakın...

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Bir dakika;bitirmedim. Burada Danışma Kurulu kararı yok;Meclis, saat 19.00'da bitiyor.

BAŞKAN - Bitiyor, tamam.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Ancak,uzatma hakkınız, kürsüde olan...

BAŞKAN - Sayın Zeki Çakan, bakın,ben size okuyayım... Diyor ki “zorunlu hallerde, obirleşim için...”

NİHAT MATKAP (Hatay) - Ne zorunlu hali?..Zorunlu hal yok.

FUAT ÇAY (Hatay) - Hangi zorunlu hal?..

BAŞKAN - Bir dakika efendim... Bir dakika...

“Zorunlu hallerde o birleşim içingeçerli olmak kaydıyla ve sona ermek üzereolan işlemlerin tamamlanması amacıyla, oturumunuzatılmasına Genel Kurulca karar verilir.”(DSP, CHP ve ANAP sıralarından gürültüler)

Rica ediyorum... Ben, şimdi “bu işinsonucunu alıncaya kadar çalışma süresininuzatılmasını oylarınıza sunuyorum”dedim.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Hayıröyle demediniz. Daha önce ne dediniz?..

BAŞKAN - Daha önce bir şey demedim.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - “Saat19.00'a kadar çalışacağız”dediniz.

BAŞKAN - Sayın Metin Bostancıoğlu,rica ediyorum... Bakın, rica ediyorum, bu kadar şeyetmeyin.

FUAT ÇAY (Hatay) - Cumartesiye kadar süresivar, 12'sine kadar süresi var. Sayın Başkan,nerede zorunlu hal, nerede?.. Sizin keyfî uygulamanız.

BAŞKAN - Sayın Tuncay Karaytuğ varmı? Konuşacak mı sayın arkadaşımız?Var mı arkadaşımız efendim?

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,bir saniye rica ediyorum... İki cümle söyleyeceğim,dinler misiniz beni...

BAŞKAN - Bakın, şimdi beni o kadarzor durumda bırakıyorsunuz ki... Önergeninbugün görüşüleceği belli. Bu kadarda olmaz canım!..

FUAT ÇAY (Hatay) - Siz Meclisi zor durumdabırakıyorsunuz. Meclisi yanıltıyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Karaytuğ, buyurun.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,taraflı davranmış olursunuz.

BAŞKAN - Sayın Karaytuğ, konuşacakmısınız efendim?

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,lütfen dinleyin. Tarafsızlığınızagölge düşürmeyin, beni dinleyin efendim.

BAŞKAN - Sizi dinledim.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Siz, olağanüstühal tezkeresiyle ilgili görüşmeler tamamlandıktansonra dediniz ki: “Çalışma süremizinbitimine daha 25 dakikamız var...” Bu sözünüzüzerine, nasıl olsa bunun görüşmesiiki saat sürer diye bazı milletvekilleri Genel Kurulsalonunu terk etti. Genel Kurulu yanılttınız.Ardından dediniz ki...

BAŞKAN - Sayın Matkap, haklısınızda; söz alan arkadaşların bir kısmıkonuşmadı.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,ben, sizin tarafsızlığınıza gölgedüşsün istemem. Türkiye'nin en güvenilirkurumu bu kurum; yazık etmeyelim. Ben bundan üzüntüduyarım.

BAŞKAN - Sayın Matkap, siz söyleyeceğinizisöylediniz.

Sayın Karaytuğ, konuşacak mısınızefendim?

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,siz, Bakanı korumak için her şeyi yapıyorsunuz.

BAŞKAN - Benim, Bakanı koruma görevimyok.

Sayın Karaytuğ, konuşacak mısınız?

TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) - Konuşma hakkımıkullanmıyorum ve sizin bu tutumunuzu protesto ediyorumSayın Başkan.

BAŞKAN - Peki efendim; teşekkürederim.

Sayın Bakan, hakkında soruşturmaistenen Maliye eski Bakanı; buyurun.

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas)- Genel Kurul ortamı müsait olmadığıiçin konuşmaktan vazgeçiyorum.

BAŞKAN - Peki; siz de konuşmuyorsunuz.

Sayın milletvekilleri, Hatay MilletvekiliFuat Çay ve 57 arkadaşının... (CHP,DSP ve ANAP sıralarından gürültüler)

III. - YOKLAMA

(CHP ve DSP sıralarından bir grup milletvekiliayağa kalktı)

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,yoklama yapılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Yoklama istiyorsanız yapalım,tamam.

ATİLÂ SAV (Hatay) - Sayın Başkan,görevini kötüye kullanan Başkanlıktır;yakışmıyor... Yakışmıyor...

BAŞKAN - Efendim, bir dakika... Arkadaşlarayakta, yoklama yapılmasını istiyorlar.

ATİLÂ SAV (Hatay) - Yapacaksıntabiî.

BAŞKAN - Tabiî, yapacağımcanım, Allah Allah!..

ATİLÂ SAV (Hatay) - Tabiî, yoklamayapacaksın...

BAŞKAN - Yapacağım dedim canım,Allah Allah!.. Niye bağırıyorsun ki oradan?!.

ATİLÂ SAV (Hatay) - Siz niye bağırıyorsunuz?

BAŞKAN - Sayın Sav, bakın, kendigörevinizi yapmıyorsunuz, beni zor duruma sokuyorsunuz...(CHP sıralarından gürültüler)

Bu önergenin bugün görüşüleceğiniherkes bilmiyor muydu?! Her şey sizin dediğinize göremi olur canım... Allah Allah!.. (CHP sıralarındangürültüler)

Yoklama isteyenler isimlerini yazdırsınlar.

OSMAN KILIÇ (İstanbul) - “Dahayarım saatlik çalışma süremizvar” sözlerinizle insanları yanılttınız.Bir taraf buradan çıkıyor, bir taraf geliyor,oturuyor; yani, burada danışıklık var.

BAŞKAN - Efendim, burası Meclis... Bugün,bu soruşturma önergesinin görüşüleceği,gündemde yazılı; nerede arkadaşlarınız?Önergeyi veren sizsiniz; ondan sonra, Genel Kurul salonundaolmayan da sizsiniz. Rica ediyorum, bırakın canım...(ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler,RP sıralarından alkışlar)

ATİLÂ SAV (Hatay) - Çalışmasaat 19.00'a kadar; böyle şey olmaz...

BAŞKAN - Ne olacak ya?!. Sayın Sav,bugün ilk kez yaptığımız şeydeğil bu... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

Yani, size göre hareket ettiğimiz zamandoğru hareket ediyoruz; ondan sonra...

Neyse arkadaşlar, yoklama istediniz, yoklamayıyapacağız...

ATİLÂ SAV (Hatay) - Bize göre değil,İçtüzüğe göre... İçtüzüğüuygulayın; çalışma saat 19.00'da bitti.

BAŞKAN - İçinizde İçtüzüğübenden daha iyi bilecek bir adam yok; tamam mı? Yani, sizeher zaman İçtüzük dersi verebilirim.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Neyse, Refah sizi takdirediyor!..

ATİLÂ SAV (Hatay) - Burada sizden İçtüzükdersi alacak kimse yok.

BAŞKAN - Arkadaşlar, siz, bir içtüzükselhakkınızı kullandınız; bakınyoklama yapacağız.

MUSTAFA YILDIZ (Erzincan) - Sayın Başkan,hayır!.. Danışma Kurulunun görevini sizüstleniyorsunuz, kimse size böyle bir görev vermedi...

BAŞKAN - Bakın, ilk defa yoklama yapmıyorumki... Daha önce, Refah Partisi ile Doğru Yol Partisiiktidardayken, pekâlâ, DSP Grup Başkanvekiliarkadaşım diyordu ki “arkadaş, biz, bugünGenel Kurula girmiyoruz; yoklama yapın...” (ANAP,DSP ve CHP sıralarından gürültüler)Bakın, geçen gün kendisi dedi ki “eğer,biz, yoklama yapılmasını istersek, GenelKurula hiçbir arkadaşımız girmeyecek”Baktım 10'a yakın DSP'li arkadaş var, yoklamayapmadan Meclisi açtım, o zaman, Sayın Savda bana kızdı; ama, sonradan yoklama istedi.

MUSTAFA YILDIZ (Erzincan) - Sayın Genç,sizi zor durumda bırakan nedir; onu söyler misiniz?..

BAŞKAN - Bugün de, diğer gruplar “bizgirmiyoruz; rica ediyoruz, yoklama yapın” dediler.Bizim görevimiz, burada, tarafsızca görev yapmaktırarkadaşlar...

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul)- Hem de ne tarafsız!.. Hayret!..

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım,bakın, mümkün olduğu kadar burada dürüstdavranmaya gayret ediyorum.

MUSTAFA YILDIZ (Erzincan) - Sayın Başkan,sizi zor durumda bırakan nedir? Yarın yapılmasıgereken şeyi niye bugün yapıyorsunuz?

BAŞKAN - Efendim, bugün işin sonunagelmişiz. Bakın, 15 dakika sonra bitecek.

FUAT ÇAY (Hatay) - Yarına ertelememekiçin bir yerden emir mi aldınız? (CHP sıralarından“saygılı olun” sesleri)

BAŞKAN - Keşke benim taşıdığımsaygıyı sizler de taşısanız.

Yoklama isteyen sayın milletvekillerinin isimleriniokuyorum: Sayın Nihat Matkap, Sayın Fuat Çay,Sayın Yusuf Öztop, Sayın Eşref Erdem,Sayın Metin Arifağaoğlu, Sayın Ahmet Ketenci,Sayın Atilâ Sav, Sayın Mustafa Yıldız,Sayın Bekir Kumbul, Sayın Fikri Sağlar, SayınÖnder Sav, Sayın Yahya Şimşek, SayınZiya Aktaş...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan,Yahya Şimşek yok.

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) - Ben buradayım.

BAŞKAN - ...Sayın Emin Karaa, SayınÖnder Kırlı, Sayın Mahmut Erdir, SayınFikret Ünlü, Sayın Moğultay, SayınOsman Kılıç, Sayın Yılmaz Karakoyunlu,Sayın Mehmet Aydın.

Şimdi, yoklama isteyen sayın milletvekillerininburada bulunup bulunmadığını arayacağım:

Sayın Nihat Matkap ?..Burada.

Sayın Fuat Çay?..Burada.

Sayın Yusuf Öztop?..Burada.

Sayın Eşref Erdem?..Burada.

Sayın Metin Arifağaoğlu?..Burada.

Sayın Ahmet Ketenci?..Burada.

Sayın Atilâ Sav?..Burada.

Sayın Mustafa Yıldız?..Burada.

Sayın Bekir Kumbul?..Burada.

Sayın Önder Sav?..Burada.

Sayın Yahya Şimşek?..Burada.

Sayın Ziya Aktaş?..Burada.

Sayın Emin Karaa?..Burada.

Sayın Önder Kırlı?..Burada.

Sayın Mahmut Erdir?..Burada.

Sayın Fikret Ünlü?..Burada.

16 kişi; zaten, 15 kişiyle yoklama istenebiliyor,1 kişi de avans verdiniz.

Kanunlar görüşülerken 20 kişioluyor da, burada 15 kişi. (RP sıralarından“20 kişi” sesleri)

Tamam efendim işte...

Yalnız, sonradan pusula gönderen arkadaşlarıburada arayacağım, tek tek kontrol edeceğim. Sonradangelip pusula gönderen arkadaşlar Genel Kurul salonundanayrılmasınlar.

Yoklama yapılacaktır.

(Yoklamaya başlandı)

Halil İbrahim Özsoy? Yok.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum)- 57 nci maddeye bakın, nerede 15?

BAŞKAN - Başka bir maddede var. 143 üncümaddeye bakarsanız...

Yoklamaya devam ediyoruz.

Yaman Törüner? Yok.

(Yoklamaya devam edildi)

Mehmet Ekici? Yok.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - İçtüzüğün57 nci maddesinde 20 kişi deniliyor Sayın Başkan.

BAŞKAN - Neyse, onu sonra tartışırız.

İşte canım, İçtüzükmadde 143: “Açık oylama istemi. Anayasa, kanunlarve İçtüzük gereğince işaretoyuna yahut gizli oya başvurulması zorunlu olmayanhallerde açık oylama yapılması enaz 15 milletvekilinin yazılı istemine bağlıdır”

CEVDET AKÇALI (Adana) - Yazılıistem yok.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - SayınBaşkan, İçtüzük 57'de açık,20 kişi...

BAŞKAN - Efendim, bu başka, o kanunlarlailgili. Yani, ayrı bir hüküm var. (CHP sıralarındangürültüler)

ÖNDER SAV (Ankara) - Sayın Başkan,yoklama başladı.

BAŞKAN - Bir dakika efendim, bir dakika...

Efendim, yoklama isteyen arkadaşlarınsayısı aslında 21. Yani yeterli sayıvar.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul)- Sayın Başkan, siz, başladınızyoklamaya...

BAŞKAN - Başladık tamam...

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul)- Mesele yok, devam edin...

BAŞKAN - Arkadaş burada beni yanılttı...20 kişi var zaten arkadaşlar.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) - SayınBaşkan, 20 kişi tespit ettiniz mi?

BAŞKAN - Efendim 21 kişi vardızaten. Daha önceden isimlerini okudum.

CEVDET AKÇALI (Adana) - Sayın Başkan,o 20 kişinin buradan dışarı çıkmamalarılazım.

BAŞKAN - Efendim, ismi okunan çıkabilir.Rica ediyorum...

Yoklamaya devam ediyoruz.

Ömer Ekinci? Burada.

Eşref Erdem? Burada.

(Yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, aslında,tabiî, yoklamanın 20 kişi tarafındanistenildiğini, ismim gibi, ezbere biliyordum da, Divandakiarkadaşım, buradaki arkadaşım beni aldattı;özür dilerim, bir hata ettik; ama, yine de 20 kişitamam... (Gürültüler) Efendim, olabilir, bir hataettik; yani, siz hiç mi hata yapmadınız?

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,ikinci hatanızdı bu.

BAŞKAN - Yok canım, ikinci hatam değil;ilk hatamdı, ilk hatam...

NİHAT MATKAP (Hatya) - Birinci hatayıdaha önce yaptınız.

BAŞKAN - Neyse canım, hata ettik, neyapalım yani; hatadan döndük işte...

NİHAT MATKAP (Hatay) - 140 kişi varzaten Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, bakın, burada, memurarkadaşlarımız var...

FUAT ÇAY (Hatay) - Karar yetersayısıyok...

BAŞKAN - Hatta, salonda, muhalefet partisinemensup başka bir Divan Kâtibi arkadaşımızvarsa, o da gelebilir, kontrol edebilir...

FUAT ÇAY (Hatay) - Biz saydık SayınBaşkan.

BAŞKAN - Efendim, sizin saymanızönemli değil; burada, defter ne yazıyorsa...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan,siz sayın...

BAŞKAN - Ayrıca da, kâğıtlarada bakacağım.

FUAT ÇAY (Hatay) - Siz sayın, siz...Sayın bakalım kaç çıkacak...

BAŞKAN - Tamam canım...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Mehmet MoğultayBeye de bakar mısınız...

BAŞKAN - Tabiî, Mehmet Moğultay buradaydıcanım; hem yoklama da istedi...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - “Yok”yazıldı da onun için...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yoklamadefterinde sayıyı geçmiş. Bakın,burada da, okuyabilirim size: Sayın Memduh Büyükkılıçarkadaşımız, burada; İlyas Yılmazyıldız,burada; Mukadder Başeğmez, burada; Sayın TemelKaramollaoğlu, burada; Sayın Kemalettin Göktaş,burada; Sayın Hüsamettin Korkutata, burada; SayınMetin Perli, burada; Sayın Mehmet Ağar, burada; SayınMehmet Sağlam, burada; Sayın Nahit Menteşe, burada;Sayın Ömer Özyılmaz, burada; yani, 186zaten defterde var; bunlar da fazlaları. Tamam mıarkadaşlar? (RP sıralarından alkışlar)

NİHAT MATKAP (Hatay) - Kutluyorum sizi SayınBaşkan.

V. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 57arkadaşının, yerel yönetimlere yapılanyardımlarda Anayasa ve kanunlara aykırı olarakpartizanca davranmak suretiyle görevini kötüyekullandığı ve bu eylemin Türk Ceza Kanununun240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıylaMaliye eski Bakanı Abdüllatif Şener hakkındaMeclis soruşturması açılmasınailişkin önergesi (9/14)

BAŞKAN - Meclis soruşturması önergesiüzerindeki işlem bitmiştir.

Meclis soruşturması açılmasınıkabul edenler... Kabul etmeyenler... Meclis soruşturmasıaçılması kabul edilmemiştir. (RP sıralarından“Bravo” sesleri, alkışlar)

Sayın milletvekilleri, Maliye eski BakanıAbdüllatif Şener hakkında Meclis soruşturmasıaçılması kabul edilmemiştir.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan,aslında, sayacaktınız; soruşturma önergesiverenlerin, burada, 5 kişi olduklarını zabıtlarageçirseydiniz...

BAŞKAN - Neyse efendim.

Sözlü sorular ile kanun tasarı vetekliflerini görüşmek için 9 Temmuz 1997Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere,birleşimi kapatıyorum.

Kapanma saati: 19.40

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın,Evren Askerlik Şubesinin Şereflikoçhisar'danEvren İlçesine nakledilip edilmeyeceğine ilişkinsorusu ve Millî Savunma Bakanı ve BaşbakanYardımcısı İsmet Sezgin'in yazılıcevabı (7/2947)

Türkiye Büyük Millet MeclisiBaşkanlığına

Ankara

Aşağıdaki soruların aracılığınızlaMillî Savunma Bakanı tarafından yazılıolarak cevaplandırılmasını saygıylaarz ederim. 10.6.1997

Mehmet Sağdıç

Ankara

Soru 1. Halen Şereflikoçhisar AskerlikŞubesi binasındaki bir odada hizmet veren Evren İlçesiAskerlik Şubesini Evren İlçesine taşımayıdüşünüyor musunuz? Bunun için birbina yapılması çalışmalarıvar mıdır?

T.C.

Millî Savunma Bakanlığı7.7.1997

Kanun : 1997/570-TÖ

Konu : Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet MeclisiBaşkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının19 Haziran 1997 tarihli ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0. 10.00.02-7/2947-7223/19475sayılı yazısı.

Ankara Milletvekili İsmet Sağdıçtarafından verilen ve İlgi Ek'inde gönderilerekcevaplandırılması istenilen “Evren AskerlikŞubesinin Şereflikoçhisar'dan Evren İlçesinenakledilip edilmeyeceğine ilişkin” 7/2947 sayılıyazılı soru önergesinin cevabı Ek'tedir.

Arz ederim.

İsmet Sezgin

Başbakan Yardımcısıve

Millî Savunma Bakanı

Ankara Milletvekili Mehmet SağdıçTarafından Verilen 7/2947 Sayılı YazılıSoru

Önergesinin Cevabı :

Halen Şereflikoçhisar Askerlik Şubesibünyesinde hizmet vermekte olan Evren Askerlik Şubesinin,Evren İlçe merkezinde faaliyet göstermesi içingerekli personel kadrosu onaylanmış olup, sözkonusuşubenin Ağustos 1997'de faaliyete geçmesi planlanmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

İsmet Sezgin

Başbakan Yardımcısıve

Millî Savunma Bakanı

2. - Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın,Kocaeli-Körfez İlçesine askerlik şubesiaçılıp açılmayacağınailişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı ve BaşbakanYardımcısı İsmet Sezgin'in yazılıcevabı (7/2965)

11.6.1997

Türkiye Büyük Millet MeclisiBaşkanlığına

Aşağıdaki sorumun yazılıolarak Millî Savunma Bakanı tarafından cevaplandırılmasınadelaletlerinizi arz ederim.

Saygılarımla,

Mustafa R. Taşar

Gaziantep

Yüzbini aşan nüfusu ile birçokilden büyük olan Kocaeli'nin Körfez İlçesindeaskerlik şubesi bulunmaması nedeni ile vatandaşmağdur durumdadır. Hizmetin vatandaşınayağına götürülmesini yani adıgeçen ilçeye askerlik şubesi kurmayıdüşünüyor musunuz?

T.C.

Millî Savunma Bakanlığı7.7.1997

Kanun : 1997/568-TÖ

Konu : Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet MeclisiBaşkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının19 Haziran 1997 tarihli ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0. 10.00.02-7/2965-7250/19496sayılı yazısı.

Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar tarafındanverilen ve İlgi Ek'inde gönderilerek cevaplandırılmasıistenilen “Kocaeli-Körfez İlçesine askerlikşubesi açılıp açılmayacağınailişkin” yazılı soru önergesinincevabı Ek'tedir.

Arz ederim.

İsmet Sezgin

Başbakan Yardımcısıve

Millî Savunma Bakanı

Gaziantep Milletvekili Mustafa R. TaşarTarafından Verilen 7/2965 Sayılı YazılıSoru

Önergesinin Cevabı :

1. Yüzbini aşan nüfusu ile birçokilden büyük olan Kocaeli'nin Körfez İlçesindeMillî Savunma Bakanlığına ait hizmet binasınınolmaması ve başta Belediye olmak üzere diğerkamu kurum ve kuruluşlarınca da herhangi bir yertahsis edilmemesi nedeniyle, Körfez Askerlik Şubesi,Körfez'e 7 km. mesafede bulunan İzmit İl merkezinde,Millî Savunma Bakanlığına ait olan lojmanlıbinada hizmet vermektedir.

2. Körfez İlçesinde olduğugibi, yurdun birçok ilçesindeki askerlik şubeleriMillî Savunma Bakanlığına ait uygun arazive karargâh binasının olmaması nedeniylekendi ilçe sınırları dışındaMillî Savunma Bakanlığına ait karargâhbinası bulunan yerlerde hizmet vermektedir.

3. İleride Körfez İlçesindeuygun arazi ve karargâh binası temin edildiğitakdirde, Körfez Askerlik Şubesinin de kendi ilçesınırları içerisinde faaliyetine devametmesi mümkün olabilecektir.

Arz ederim.

İsmet Sezgin

Başbakan Yardımcısıve

Millî Savunma Bakanı


BİRLEŞİM 117'NİNSONU