Web Sayfası Bilgileri

İkitelli'deki radyasyon kazası ile ilgili olarak basın açıklaması

İSTANBUL TABİP ODASI / ÇEVRE İÇİN HEKİMLER DERNEĞİ

İKİTELLİ RADYASYON KAZASI

İkitelli'de yaşanan ve çok sayıda insanın radyoaktif ışınıma maruz kalmasına neden olan radyasyon kazası çok ciddi boyutlar taşımaktadır. Yaptığımız inceleme ve yetkililerden aldığımız bilgilere göre:

1. Bu kaza ile şimdilik radyoaktif maddelerin açıkta bekletildiği iki yerin, yani kalıbın kırıldığı arsa ve radyoaktif maddenin atıldığı hurdalığın odak oluşturduğu ve bu yerler yakınında bulunan insanların radyasyona maruz kaldığı anlaşılmaktadır. Bunlardan ilki, yani hurdacıların kalıbı kırdıkları arsa, evler arasında bulunan, yerleşimin yoğun olduğu ve özellikle çocukların oynadığı küçük bir alan olup daha çok risk yaratmıştır. Bu arsa çevresindeki apartman ve evlerde yaşayan, maddenin parçalanması sırasında arsanın önündeki sokakta bulunan kişiler, çevrede oynayan çocuklar, yoldan geçen tüm insanlar değişik dozlarda radyasyona maruz kalmış olabilirler. Maddenin atıldığı hurdalıkta ise öncelikle orada çalışan ve hurdalığa girip çıkan kişiler risk altındadır.

2. Atığın kırılmasında ve taşınmasında çalışan insanlar başta olmak üzere şu anki tespitlere göre toplam 19 vatandaşın akut radyasyon hastalığına yakalandığı ve bunlardan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde yatmakta olan 5 kişinin durumlarının ciddi olduğu görülmektedir. Olay bölgesinin bağlı olduğu Küçükçekmece Sağlık Grup Başkanlığı yönetici ve hekimlerinin bu konuda gerekli duyarlılığı gösterdiği ve risk altında olabilecek kişilerin sağlık taramalarının yapıldığını sevinerek gördük. Bu alanda 200'ün üzerinde kişinin kan sayımı ve muayenelerinin yapıldığı ve şikayeti olmayan ancak kan sayımı sonucu radyasyona maruz kaldığı düşünülebilecek kişilere de müdahale edildiği ve taranan tüm nüfusun ilgili sağlık ocağı tarafından düzenli ve uzun vadeli takiplerinin yapılacağı belirtilmiştir. Konunun önemli bir boyutu da kazanın çevrede yaşayan insanlar üzerinde oluşturduğu psikolojik etkilerdir. Söz konusu mahallelerde yaşayan insanların bilgilendirilmesi, sağlık taramasının düzenli aralıklarla sürdürüleceği güvencesinin verilmesi ve olayın boyutlarını aşan panik havasının engellenmesi son derece önemlidir.

3. Sonuçlar, ortaya çıkan 19 kişinin 100 rem (1 sievert) üzerinde eşdeğer radyasyon dozuna maruz kaldığını göstermektedir. Belirti vermeyen, ama çevrede yaşayan ya da olay sırasında ve sonrasında yakınlarda bulunan (örneğin arsa yakınındaki bir evde nişan töreni için toplandığı söylenen) kişilerin de 100 rem'in altında da olsa radyasyona maruz kaldıkları söylenebilir. Radyasyonun düşük dozu yoktur ve en önemli sağlık etkisi uzun vadede ortaya çıkmaktadır. Akut radyasyon hastalığı belirtileri verenler, bölgedeki hamile kadınlar, çocuklar ve yaşlılar başta olmak ve atığın kaldırılmasında çalışan TAEK Çekmece Araştırma Merkezi personeli de dahil olmak üzere radyasyona 100 rem'in altında maruz kalmış olsalar da, risk altındaki tüm nüfus radyasyon maruziyeti sonucu ortaya çıkabilicek hastalıklar açısından sürekli kontrol altında tutulmalıdır. Çevre İçin Hekimler Derneği olarak bu konuda uzun yıllar boyunca bölge sağlık yetkilileri ile işbirliği içinde olacağımızı ve bir sivil kuruluş olarak konunun izleyicisi olacağımızı duyuruyoruz.

4. Radyasyona maruz kalan ve takip altına alınan tüm kişilerden kan ve doku örnekleri alınarak, radyoaktiviteye maruz kalma düzeyini belirlemek amacıyla TAEK tarafından kromozom kırılmaları analizi yapılmalıdır. Böylece radyasyonun sağlık üzerindeki etkileri daha net olarak saptanabilir.

5. Kazanın ve olayda rol alan Kobalt 60 maddesinin niteliği kazanın kalıcı bir çevresel radyasyon kirliliğine yol açmadığını ortaya koymaktadır. Kazanın boyutu şimdilikyalnızca kazaya doğrudan maruz kalanların, maruz kaldıkları sürece ışınlanmalarından ibarettir. Parçacık ya da gaz tarzında bir yayılım olmaması, toprak ve suyun sürekli radyoaktif kirlenmeye maruz kalmadıklarını gösterir. Ancak Kobalt 60 çubuklarından birinin kayıp olması, gerek bu olayın, gerekse haberdar olmamış olabileceğimiz başka olayların, ülkeye kaçak girmiş radyoaktif malzemelerin atıklarının, hatta yasadışı radyoaktif atık ticaretinin sonucu olarak çevremizde bilmediğimiz radyoaktif çöplüklerin olabileceğini düşünmek bile istemiyoruz. Bu olayın ülkemizi bir radyoaktif çöplük haline getirecek nükleer santrallerin yapımıın hala savunabilenler için bir ders olmasını umuyoruz.

6. Bu olay nükleer teknolojinin hiçbir şeklinin güvenli olamayacağını bir kez daha göstermiştir. Kazanın sorumluluğu birinci derecede Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'na aittir ve TAEK yetkilileri görevlerini ihmal etmekle suçlanmalıdırlar. Çünkü kullanımının zorunlu görüldüğü tıp alanı başta olmak üzere tüm alanlarda kullanılan tüm radyoaktif kaynakların ülkeye girişinden, tıbbi kullanım süresini tamamlayarak atık haline geldikten sonra geldiği ülkeye geri gönderilmesine kadar geçen süredeki tüm sorumluluğu TAEK'indir. TAEK yasalarla kendisine verilmiş denetim görevini yaparken kendini ihbarlarla ya da bu tür kazalarla sınırlı tutamaz; aracı kurumların sorumluluklarını yerine getireceklerini varsayma lüksüne de sahip değildir. Yasalara uymayan ihracatçı firma elbette yasal sorumluluktan kurtulamaz ama TAEK de kazadan sonra gösterdiği çabayı yeterli sayarak sorumluluktan kurtulamaz. Nükleer santral yapma hayaliyle oyalanan TAEK'i asıl görevini yapmaya çağırırken ülkede çeşitli gerekçelerle kullanılan tüm radyoaktif maddelerin denetiminin ve TAEK'in radyoaktif maddelerle ilgili deentim görevinin saydam hale getirilmesini ve böylece konuyla ilgili tüm sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri ve üniversitelerin üst denetim mekanizması oluşturmalarını öneriyoruz.

Çevre İçin Hekimler Derneği

Özetle;

Çevre İçin Hekimler Derneği olarak;

1. Bu konuda uzun yıllar boyunca bölge sağlık yetkilileri ile işbirliği içinde olacağımızı ve bir sivil kuruluş olarak konunun izleyicisi olacağımızı duyuruyoruz.

2. Bu olayın ülkemizi bir radyoaktif çöplük haline getirecek nükleer santrallerin yapımını hala savunabilenler için bir ders olmasını umuyoruz.

3. Nükleer santral yapma hayalleriyle oyalanan TAEK'i asıl görevini yapmaya çağırırken, ülkede çeşitli gerekçelerle kullanılan tüm radyoaktif maddelerin denetiminin ve TAEK'in radyoaktif maddelerle ilgili denetim görevinin saydam hale getirilmesini ve böylece konuyla ilgili tüm sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri ve üniversitelerin üst denetim mekanizması oluşturmalarını öneriyoruz.

http://istanbultabip.com/index.php/kurumsal/kurullar/yk/dem/49-99/233-1999-yl-basn-acklamalar-.html (İstanbul Tabip Odası)

1999/01/17  2011/02/10

Yorumlar

Kayıtlı yorum bulunmuyor.